‘Aşkla Geldiler, Selle Giderler mi..?’

Istanbul da birkaç saatlik yoğun yağış ve sel Kent’in coğrafyası ile pervasızca oynandığını, güzide toprağının acımasızca yağmalandığını, imar uygulamalarında bilimden eser olmadığını, devasa bütçelerle yapılan makyajın altında ilkellik ve illegalite yattığını, özetle Kentin iyi yönetilemediğini ve kadrolarının acz içinde olduklarını yeniden gözler önüne serdi.

Bu acı tablo Istanbul’un yıllardır taciz ve tecavüze uğradığını bir kez daha teyid etti..

Seçmenin yıllardır yapamadığını doğa birkaç saatte halletti. Kenti yönetenlerin ipliğini pazara çıkardı. 40 ölü var. Yüzlerce küçük ve büyük hayvan telef oldu. Maddi zarar dağlar gibi.

Doğuda 11 şehit çabası.

Bence vicdan azabı Istanbul’u pazarlayan, genleriyle oynayan her kimselerse, onları fazlasıyla cezalandırır. Her ne kadar medya ortamında mazeretler uydursalar, birbirlerini seviyesizce suçlasalar da, gece başlarını yastığa koyduklarında sel suları içinde çırpınan insanların, çocukların sesleri görüntüleri, anaların babaların feryatları onları için için kemiriyordur herhalde.

Çağdaş bir ülkede bu tablo karşısında Yöneticiler çoktan koltuklarını bırakıp gitmişler, Japonya da olsa belki de harakiri yapmışlardı. Bizde bu kültür henüz oturmadı. Sel suları gibi pişkinlik de diz boyu. Her ne kadar son 16 yıldır Istanbul’u yerelden ve merkezden yöneten kadroların kusuru büyük ise de, evvelkiler de sütten çıkmış ak kaşık değiller. Hepsini hatırlıyoruz. 20.000 cana mal olan Körfez Depremi’nden ders almadık, 40 insanımızı yutan selden mi alacağız.

1999 yılı yerel seçimlerinde MHP kökenli Bendeniz DYP Istanbul Büyükşehir Başkan Adayı idim. Afişlerime yazdırdığım mesaj ‘Istanbul’u Bilim Yönetecek’ idi. Şansımın az olduğunun farkındaydım. Ancak yine de kazanabilseydim Istanbul’u bilime ve sanata teslim etmeyi planlıyordum.  Istanbul’u boydan boya kuşatan AKP afişlerinde ise Sn. Topbaş ve Sn. Erdoğan beraber fotoğraf vermişler ve söyle yazdırmışlardı: ‘Aşkla Geliyoruz..

Ve farklı kazandılar. Benim bakışımla bilim kaybetti, aşk kazandı.

Aşkla geldiler de, acaba bu selle sürüklenip giderler mi.?

Hiç sanmam. Daha öncede yazmıştım: ‘AKP yi Ancak Deprem Yıkar..

Niçin mi? Istanbul da ana muhalefet imar işlerinden kendisi de sabıkalı, diğer muhalefet ise yok gibi.

Muhalefetten ümit yok, selden de ümit yok. Yakın gelecekte AKP yi başarısız bir Kürt açılımı veya ciddi bir ekonomik çöküş götürmez ise ancak bir büyük deprem götürür.

Deprem AKP yi götürmesine götürür de, AKP ile beraber hem Istanbul’u hem Türkiye’yi de götürür. Inglizlerin dediği gibi halimiz ‘hopeless case’, türkçesi ‘ümitsiz vakıa’….

print

Bir cevap yazın