‘Yoğunluk Sendromu’nun Kuramsal ve Kurumsal Temelleri III

“Yoğunluk Sendromu” konulu yazımızın II. bölümünde yoğunluk sendromuna kaynaklık eden faktörlerden ilkini psikolojik faktörler olarak belirtmiş ve bunu kısaca irdelemiştik. Sendroma kaynaklık eden en büyük etken psikolojik faktörlelr olsa da insan psikolojisine etkiyen faktörler olarak ta sosyolojik ve ekonomik faktörleri belirtmemiz gerekmektedir.SOSYOLOJİK FAKTÖRLER:
Küreselleşme süreciyle hizmet yoğun gündelik yaşam düzeni, medya aracılığıyla bütün bireylere sindire sindire aktarılırken, medyada aktarılan programlarda da aynı sendrom örnekleri gösterilmektedir. Gerek dizilerde, gerek parodilerde, gerek haberlerde, gerekse tartışma programlarında bu sendroma yol açan etkenler bolca bulunmaktadır. Doğal olarak bu da bireylerin psikolojisine etkimekte ve adına “ayna” teorisi denilen karşısında gördüğünün şeklini almak isteme psikolojisini doğurmaktadır. Bu durumda bireyler doğal olarak YOĞUNUM, TOPLANTIM VAR, PROGRAMIM DOLU ifadelerini kullanmaktalar.

Aynı şekilde bireylerin bu karakterleri iletişim organlarının son derece yaygın olmasından dolayı topluma hızlı bir şekilde yaygınlaşmakta ve insanların bu yönde aynılaşması hızlanmaktadır.

EKONOMİK FAKTÖRLER:
“Toplantım var” ifadesi veya “çok yoğunum” ifadesi öncelikle daha çok orta ve üst gelir grupları tarafından söylenen sözler olsa da bu kısa zaman içinde orta ve alt gelir gruplarına sirayet etmektedir.

“Yoğunum” demek veya “Toplantıdayım” demek insanlara sözüm ona prestij katmaktadır. Bu kim ne derse desin karşı taraftan böyle algılanmaktadır. Zaten ortada bir imaj sorunsalı söz konusudur. İmaj açısından olmayanı olmuş gibi veya yaşanmayanı yaşanmış gibi gösterme psikolojik dürtüsü en başta psikolojik faktörlerde dile getirilmeliydi. Ancak imaj faktörü, ekonomik olarak orta ve üst düzey gelir veya meslek gruplarında modellenmektedir. Hatta bu gelir ve meslek grupları çoğu zaman bu tür kalıpları kendileri türetmektedir.

Buna karşılık şirketler veya organizasyonlar veya firmalar bürokratik teamüller veya kurumsallaşma açsından iş ortamının yoğunluğu ön plana çıkarmakta, üç kişinin hatta iki kişinin bir konuda karşılıklı görüşmelerine toplantı adı vermekte acele etmekteler.

Ne var ki teknolojik gelişmeler, toplantıları önemli ölçüde anlamsızlaştırmıştır. Bu gün itibarıyla artık yönetim kurulu üyeleri sesli görüntülü görüşmelerini kendi evlerinden veya tatil yörelerinden yapabilmekte, toplantının fiziksel mekanını paylaşmaksızın amaçlarını gerçekleştirmektedirler.

Serdromun bir de kuramsal temele dayandırması gerekmektedir. Bunun için yazı dizimizin I. bölümünde tırnak içinde kullandığımız “yoğunluk sendromu” tabirini seçtik. Bu davranış tipi ister gerçek temellere dayansın, isterse yansıtma yöntemiyle veya özentiyle yapılsın her halükarda sürekli olarak yoğun olmaktan şikayet etme durumu idealize edilmekte, bu şikayetle aynı zamanda bir prestij kazanma ihtiyacı giderilmektedir. Bu davranış elbette ki sağlıklı bir davranış değildir ve sağlıklı olmayan bu duruma “sendrom” adını vermiş olduk.

Sendrom kuramsal olarak, kompleks vakalardır. Kısaca olayın tek bir nedeni veya sonucunun olmaması durumunda durum “sendrom” kelimesiyle ifade edilmektedir. “Yoğunluk kavramı veya “yoğunum” diyen kişinin psikolojik temelleri bir çok nedenden kaynaklandığı ve bir çok farklı sonuçları olduğu için sendrom ifadesi kullanılabilecek en makul ifade olarak tercih edilmiştir.

Bu kompleks kitlesel ve/veya küresel hastalığın, psikolog veya pedagog veya psikiyatrist değil de kamu yönetimci bir bilim adamı tarafından tanımlanması bu tanımlayan kişinin ben olmasından dolayı bana mutluluk verirken, olayı derinlemesine kavrayamamamdan dolayı da üzüntü içindeyim. Ancak burada sosyologlara, pedagoglara psikiyatristlere veya psikologlara bir şimşek çakımlık katkıda bulunabildimse ne mutlu bana derim.
Sevgilerimle. Esen kalın

Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar http://www.yazarport.com, http://www.gunesgazetesi.net http://www.bilgiagi.net http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.net http://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

print

Bir cevap yazın