Ne çok şeyleri öldürdük a dostlar. Bu gün bir köşe yazısı dinledim sesli gazete’de sabahleyin. Bir teneke sobanın hayatımızdan çıkmasıyla söküp götürdüğü güzellikleri ve araya giren duvarların bireyselleşmemizi körüklemesi üzerine.
Son beş yıldır, demokrasiyi ölümünü, sendikaları ölümünü, kağıdı ölümünü, kitapların ölümünü, sosyal bilimleri ölümünü, eğitimin ölümünü, en son da yine “Gizliliğin Ölümü” nü kaleme almıştım.
Ben bunları yazsam da yazmasam da süreç bu şekildeydi maalesef.
Teknoloji ilerledikçe bunlar ölmeye devam etmekte.
Kalörifer çıkınca odalarımız ayrıldı. Bir teneke soba, bir maşinga, kuzine vb. ısınma gereçleri kalktı, kalörifer her odaya girince duvarlar ayırdı bizleri. Herkes odalarına dağıldı.
Yok oldu ocak başındaki toplaşmalarımız.
Yok oldu maaile komşularla soba kenarındaki halkalar, pişen kestaneler, soba kenarında uyuyan kediler yerde oynaşan çocuklar.
Yok ettik elbirliğiyle, yok ettik ki yazdım.
Daha cenazesi yazılacak bir çok konu var.
Ben öldürsem de öldürmesem de yazsam da yazmasam da süreç bu şekilde.
Bireyler bu süreci ancak ve ancak değiştirebilirler ama durduramazlar.
Sevgili dostlar, ben derim ki, fırsatını bulursanız, komşunuzda veya çevrenizde soba ile ısınanlar varsa bunun keyfini çıkarın.
Eğer sobanız hala duruyorsa, başında kestane kızartın ya da patates kızartın ama bunların başında mutlaka televizyonsuz candan sohbetler edin.
Tavşan kanı çaylar için veya mis gibi kahvenizi yudumlayın.
BUNLARI YAPIN.
TEKNOLOJİYE ŞUH BİR ŞEKİLDE SALDIRILDIĞI BU ORTAMDA, BİRBİNİZİNİN KONU KOMŞUNUZUN GÜLEN GÖZLERİNİN İÇİNE BAKIN.
HASBİHAL EDİN.
İnanın bunlar on sene sonra neredeyse hiç kalmayacak.
Sevgi saygı ve esenlik dileklerimle.