Açılım’lar ve Zam’lar!…

Muhteşem bir medeniyet ve medeni siyasetin bakiyesi Türkiye!…

Şu örneklere bakın lütfen!..

-Önce mutasyona uğramış alt varlıklar ve apaçık insanlık düşmanları tarafından; Temel girdi ve hayati ihtiyaç “petrol ve petrol ürünleri” acımasız, insafsız, merhametsiz, haksız, hukuksuz ve adaletsiz bir sömürü aracı olarak kullanılmaya başlandı.  

-Sonra; ilâç, toplu taşım, ulaşım, elektrik, su, yakıt ve gıdaya fahiş zamlar yapıldı. Sübjektif ve yanlış politikalar sonucu fatura hükümete çıkınca bir kalemde ilâçta %15 ilâ % 100 arası indirime gidildi. Gerçi “fahiş işleyen” piyasada, dürüst rekabet ve kâr marjı diye bir ilke veya kavram da kalmamıştı!.. Olanı ve kalanı da yok edildi.

Derken “Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere, ehliyetsiz-liyakatsiz, ilim-ahlâk fukarası “insafsız ve merhametsiz” yönetimlerce, kamu yararı bazlı  “toplu taşım” ücretlerine % 9’dan-%50’ye kadar değişen oranlarda zam yapıldı. Ankara da 15 yılda, tam bilet ücretini 350, öğrenci biletini 400 kat arttıran zam yapıldı. Dolayısıyla Ankara halkı ülkemizin en pahalı toplu taşım ve ulaşım aracını kullanma rekorunu korudu; Bir lira olması mümkün tek binişlik tam bilet 1,69’dan 1,85 TL’ye, çok binişli kartlarda tek biniş 1,39’dan 1,50’ye çıktı. Transferler paralandı. Her transferden 50 kuruş alınacak.”

Hayati olmayan ve mutlak zaruret arz etmeyen “zam” halka zulüm, işkence, hak, ahlâk ve hukuk dışı, insanlık düşmanı bir uygulamadır. İktisada muhatap ve milletin geçiminden sorumlu olanların görevi: Daima kaliteyi yükseltmek ve fiyatı düşürmektir. Serbest piyasa ekonomisinin varlık nedeni budur.

Burada Devlet adına hükümetlerin görevi denetlemek ve düzenlemek; Esas itibarıyla vazifesi “halka hizmet” olan tüccar “pahacı, üçkâğıtçı, yalancı ve dolandırıcı” olduğu zaman da “düzenleme satışları” veya “düzenleme hizmetleri” yapmaktır.   

ACİZLER VE ZALİMLER ZAM YAPAR.

-01 Ocak 2010’dan geçerli olmak üzere konut elektriğinin fiyatı kw/saatte % 1,32, sanayi elektriği % 1,23, ticarethanelerde kullanılan elektriğin fiyatı ise kilovat saatte yüzde 0,86 oranında (vergi fon ve paylar hariç olmak üzere) artırıldı.

-2009 yılını astronomik kârlarla kapatmayı hedefleyen (!?) BOTAŞ’ın doğalgaza Ocak ayında % 30, Şubat ayında  % 70 zam yapacağı söyleniyor. El insaf be!..  Şu, çok saklı ve gizli tutulan Doğalgaz alış ve halka satış fiyatları bir açıklansa ya!…    

Hükümet unutmasın, gizlilik melânettir.

Ancak ve sadece yasa, hukuk ve ahlâk dışı, utanılacak şeyler gizlenir.

-Hastanelerde SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur hastaları soyuluyor. Hükümet zavallı memur ve emeklinin maaşına göz dikmiş durumda. Aile hekimine bile giden her hastadan para alınmaya başlandı. Aile Hekimine 3, Devlet hastanesine 8, Üniversite Hastanesine 10, Özel hastaneye 15 TL ücret ödemek zorunludur. Bir doktor muayene ederse rakam budur. Sizi birbirlerine gönderdiklerinde rakam katlanır. Buna sağlıkta dönüşüm diyorlar halkı soymaya ve kandırmaya dönüşüm deniliyor!..

Böylece, Sağlık Bakanlığı’nın halkı “sosyal devlet ve sosyal adalet ilkeleri” ile “mutlak surette korunması ve TC’nin kuruluş felsefesi gereği” idamesi gereken zorunlu sosyal politikalara aykırı olarak adeta soyması ve soydurması, insan hakları, adalet ahlâkı ve hukuka aykırıdır.

KAVRAM’IN ÖTEKİ YÜZÜ: ÜCRET ZAMLARI

Önce bir hatırlatma: 2009 yılında SSK ve Bağ-Kur emekli aylıkları ilk 6 ay için % 3,84 ve ikinci 6 ay % 1,83 oranında arttırıldı. Böylece yıllık kümülâtif zam oranı % 5,74’de kaldı. Yani, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine diğer kesimlerden % 3 oranında daha az, haksız, adaletsiz, yolsuz ve usulsüz bir zam yapılarak bu kesime açıkça zulmed

 İşçi (SSK) ve Bağ-Kur emeklilerine gelince neden aynı hakkaniyet, adalet, hukuk ve eşitlik gözetilmedi? Neden adaletsiz bir tablonun oluşmasına göz yumuldu? Anlamak ve açıklamak mümkün olmadı!.. Oysa bu hesap yanlış, haksız ve adaletsizdi. Bütün ikaz, itiraz ve şikâyetlere rağmen haksızlık, yolsuzluktan ve adaletsizlikten dönülmedi.  Şimdi yetkililerden bu yanlışı ortadan kaldıracak bir adım atmaları bekleniyor ve isteniyor.

Devletten emekli, dul, yetim, malul ve ölüm aylığı alanların sayısı; SSK’dan: 4 milyon 605 bin. BAĞ-KUR’ dan: 1 milyon 783 bin ve Emekli Sandığı’ndan 1 milyon 660 bin olmak üzere toplam:  8 milyon 048 bin kişi..         

Ülkemizin en mağdur, malul ve haksızlıklara maruz kesimi; Başta SSK ve Bağ-Kur emeklileri olmak şartıyla, bu kesimin % 95’idir. O’nlar, devlet, millet ve yeni nesli bu günlere taşımalarına rağmen; Minnet ve şükran duyulmak, insanca, hakça muamele görmek yerine, “insanlık dışı” bir mezalime mahkum olarak süründürülmektedirler.

Keza, yalnız yukarıdaki ana konularda değil; daha yüzlerce meselede mağdur, eş ve evlâtlarına karşı mahcup, mustarip ve perişandırlar. Bakan’ların başı ve millet adına vekâlet iddia edenlere “insanlık namına” duyurulur. 

 UNUTMAYIN: Meşruiyet, sadece adalet ve hikmet iledir.

ALİMLER VE AMİRLER

Bu vahamet, şaibe ve şeamete rağmen, ülkemizin âlimlerinden ses seda yok.

Belki de kökleri kurudu veya kurutuldu. Memleket bu halde iken olağandır ve doğaldır.. İlimle amel eden kanaat önderlerinin yokluğundandır her hal; Ve lâkin ülkeyi bu mâkus kader ve dehşetli uçurumun kenarına sürükleyen ikiyüzlü, dönme-devşirme, sünepe dalkavuklara “aydın” diyorlar…

-Yöneticiler, yani AMİRLER farkında mıdırlar acaba?..,

Elektrik, su, telefon, yakıt fatura tarh ve tahsil kalemlerinde yer alan sabit ücret, KDV, ÖTV, özel vergi, su yolu ve sair namlar altında cebren tahsil edilen bedel, hesap ve mahsuplar ne kadar insanca, medenice veya soygun-vurgun mahiyetindedir acaba!… Vekilleri seçen ve memurları atayan “asıl insanların” yaşam hakkı yok mu? Bu nasıl haksız ve adaletsiz zam anlayışı?

Cebri tahsil ve vergiyle ancak “işgal kuvvetleri” zulmedebilir.

Türkiye’de hangi işçi ve memurun, hangi kesimin ücretinde, bu “mal ve hizmet” zamlarına mümasil artış yapıldı? Son 7 yılda, ulaşım dâhil bir takım mal ve hizmetlere yapılan oranlar dudak uçuklatıyor. Ya ücretlerde ne kadar artış oldu ki, bu zamlar yapılıyor!.. Allah’tan korkun ve utanın, yazık günah, bir eziyet, zulüm ve işkence bu, madem millete iyilik yapmayı beceremiyorsanız, bari kötülük yapmayın..

VEKİL’E DAİR BİR HABER:

Ekstra ödemeler, avantaj, indirim ve imtiyazlar hariç, bizde vekil (?) aylıkları asgari ücretin yaklaşık 20 katı dolayındadır. Emeklilik, sağlık ve özlük edinimleri gibi “HAK” tabir ettikleri, haksız, hukuksuz ve yolsuz iktisapları da var.

Fiilen çalışanlar arasındaki maaş farkı ile emekliler arasındaki maaş farkları tam bir felâket, rezalet ve uçurum iken; Bu durum, vekillerde hak, adalet duygusu ve Allah korkusu olmadığının göstergesidir. Bu parlâmenterlerin çoğu, önceleri “açlıktan nefesi kokan” kimseler idi. Şimdi ne değişti de, “vekil” olunca kısa sürede semirip, serpildiler? Daire, han, hamam, apartman sahibi olup, bir hayli alâ ümran zenginleştiler? 

Erkan Tan, 25 Aralık 2009 –Cuma günü TV8’de: “Bir konuğu ile yaptığı programda, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın adının Amerika’nın en pahalı mağazalarından birisinde alışveriş yapanlar arasında yer aldığını” söyledi!…  

Sırrı hikmeti, mümkünatı ne ola ki acaba?..

KUL HAKKI:

“İnsanlara yapılabilecek en büyük kötülük, kul hakkını bilinçle gasp etmektir.”  

print

Bir cevap yazın