Davalara isim takmak son yıllarda moda oldu. Ergenekon davası da bu modalardan birisi. Operasyonlara isim takarsın ama davalara isim takarak, onun lehinde veya aleyhinde bir tavır oluşturamazsınız. Ön hükümle davayı bağlayamazsınız. Ergenekon davası ne yaparsa yapsın 2008 e damga vuran dava olmaktan kurtulamayacaktır. Bırakın 2008 i Ergenekon davası yıllarca taşıdığı özellikler itibariyle hep anılacaktır. Yassıada Mahkemelerinde Mahkeme Başkanı Salim Başol’un; “Sizi buraya getiren kuvvet böyle istiyor” sözü o mahkemeyi nasıl yaralamışsa ve elli yıldan beri unutulmuyorsa, bu mahkemenin Başsavcısı Altay Ömer Egesel’in tuluatçı bir tavırla ve tam bir şarlatan üslubuyla Menderes’in metresinin külotunu gösterip sergilemek o mahkemenin nakisesi olmuş ve akıllardan çıkmayan bir celse olarak kalmıştır.
Ergenekon davasında da bir çok insanları alıyor tutukluyorsunuz, bu dava içersinde mütalaa ediyorsunuz üç ay, beş ay tutuklu kalıyor ama hala iddianamesi yok. İçerde tutuklu bulunan kişiye sanık bile değil, şüpheli diyerek asrın icaplarını yerine getiriyor ve sanığa şüpheli diyerek jest yapıyorsunuz. Ama o kişinin iddianamesini hazırlayarak mahkemeye sunamıyorsunuz. Sanıklar ve şüpheliler elinizin altından ülkenin sınırlarından kaçtı mı ki yangından mal kaçırır gibi iddianamesiz hemen içeri alıyorsunuz. Bu adetler yeni çıktı. Biz hukukta iddianamesiz insanların sanık yapılmasına, sanık yapılarak tutuklanmasın alışık değiliz. Yurttaşı şüpheli olarak cezaevine koydunuz mu hemen eline iddianame vermelisiniz veya arkasından göndermelisiniz. Biz bunu öğrendik. Kimseyi, ama hiç kimseyi neden tutuklandığını bildirmeden, tebliğ etmeden içeri alamazsınız. Lütfen mahkemelerimize ve hukukumuza orman kanunları sokmayalım.
Ergenekon davası ile Türk kamuoyu yeni bir uygulamaya şahit olmaktadır. Cereyan eden mahkemenin seyri safahatını radyo ve televizyonlarla, basınla kamuoyuna duyuramıyorsunuz. Bütün mahkemeleri yıllardır gramı gramına medya araçlarına basına duyururken ve halkın gözü önüne sererken, bu mahkemede kimden neyi saklıyorsunuz Kimden neyi gizliyorsunuz. Türk halkı böyle saklı gizli mahkemelere alışkın değildir. Türk halkı şevk ile demokrasiye koşarken, demokrasi dışı ve aleniyet dışı uygulamaları getirmeyiniz. Mahkemeler ne kadar halka ulaşırsa, mahkemeler ne kadar halkın bilgisi içine girerse, o kadar güven duyulur ve o kadar saygınlık kazanır.Ben böyle düşündüm, böyle irdeledim, böyle karar verdim demek belki kanunidir ama, bizce demokratik değildir. Mahkemeler aleniyet unsuruna ne kadar sadık kalırsa, aleniyet unsurunu ne kadar sağlarsa o kadar inandırıcı olur. Biz kanuna dayanarak hareket ediyoruz derseniz doğrudur ama, sadece kararınızla baş başa kalırsınız.
Ergenekon iddianamesi ile turşu mu kuruluyor, aşure mi yapılıyor yoksa zehir zemberek biberleri mi bir yerde topluyorsunuz anlamış değiliz. Her türlü sayısız iddiaları bir araya getiriyorsunuz. yaşanan olayları da, 30 sene önce yaşanan olayları da yargılamaya çalışıyorsunuz. Çoğu zaman aşımına uğramış olaylar. Çoğunun delili bile kalmamış durumda . Belki bir kısmı askeri mahkemede, bir kısmı da sivil mahkemelerde görevli. Hepsini doldur bir torbaya. Binlerce sayfalık iddianame, on binlerce sayfalık deliller. Yüzlerce, binlerce şahit. Çok sayıda vesika ve raporlar toplanacak. Bavullar, sandıklar dolusu mahkeme dosyası olacak. Bu dosyaları internetler mi okuyacak.Bu dosyalardan bilgisayarlar mı karar verecek. Üç kişilik mahkeme heyeti yüz binlerce sayfayı geçecek Tırları dolduracak olan dosyaları nasıl okuyup hatmedecek, karar verecek nasıl değerlendirecekler. Bunların kararları kaç klasör olur. Yüzlerce sanığa nasıl tebliğ edilir . Yargıtay bunları nasıl okur.Yargıtay savcıları ne zaman ve nasıl okur da iddianame sunar ve mahkeme heyeti nasıl okurkaç yılda okur ve karar verirler. Niyetiniz dava açmak mı,yasaları çiğneyenleri mahkum etmek mi yoksa böyle bir dava var diyerek insanları konuşturmamak mı . ? Böyle davayı biz elli yıl süren meslek yaşamımızda ne duyduk ne öğrendik. Ne Türkiye’de, ne Türkiye dışında.
Lütfen davaları içinden çıkılmaz, çözüme varılmaz ve çözümsüz duruma getirmeyelim. Lütfen davalarda siyasi iktidarın telkinlerine, siyasi iktidarın manevralarına, siyası iktidarın taktiklerine meydan verdirmeyelim . Herkes yara alır ama, adliye yara alırsa o kolay kolay geçmez adliyeyi yaralı hale getirmeyelim.