On yıldır bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Tüm yazılarım emperyalizmin yapıp ettikleri üzerinedir.
Herhalde emperyalizm de demokrasi gibi çok muğlâk bir kavram. Ya da işimize öyle geldiği için demokrasi denince hoşumuza gidiyor. Emperyalizm denince, içeriği kavga çağrıştırdığı için hoşumuza gitmiyor.
Neden böyle oluyor?
Sanki emperyalizm demokrasi getirirmiş gibi, bir emperyalizmin demokrasisi var. Bir de bizim anladığımız demokrasi var.
Sahte solun hüküm sürdüğü çevrelerde, demokrasi emperyalizmi saklamak için kullanılan bir işlev görüyor.
İktidar ve siyasi İslam da kendi diktasına giden yolda demokrasi kavramına sarılıyor.
Emperyalizm ile dolaylı ya da doğrudan işbirliği yapan çevrelerin bu ortak tavrı bakın nasıl sonuçlar veriyor.
Fethullahçılar içinde yaşadığımız düşük yoğunluklu savaşı, AKP iktidarı ile Ordu arasında ki bir savaş olarak takdim ediyor.
Sahte sol çevreler de bu konu şöyle ifade ediliyor. “Bu savaş bizi ilgilendirmez. Bu savaş Ordu ile iktidar arasındadır. Al birini vur ötekine, ikisinden de halka bir yarar yok. Onların(ordu) 12 Eylül ve 12 Mart da bize yaptıklarını biliyoruz.”
Birisi soldan geldiğini söyleyerek Amerika’yı gizliyor. Öteki siyasi İslam’dan gelerek Amerika’nın Türkiye’deki varlığını gizliyor.
Sahte solculara sorarsanız, biz antiemperyalistiz diyorlar. Darbelere karşıyız diyorlar.
12 Mart ve 12 Eylül darbelerini Amerika’nın palanları dâhilinde gerçekleştiğini bilerek ya da bilmeyerek bunu söylüyorlar.
Sahte sol da, siyasi İslam da bundan sonra darbe olmaz diyor. Doğru bundan sonra askeri darbe olmaz. Çünkü tüm askeri darbelerin yapımcısı Amerika idi. Şimdi Amerika ile ordu karşı karşıya olduğu için askeri darbe tabi olmaz.
Aslında orduya yaptırılan tüm darbeler, yalnızca Türk halkına karşı değildir. Her darbede ikişer bin Kemalist subay ordudan atılmıştır. Aslında darbeler orduya karşı gerçekleştirilmiştir.
Şimdi sivil dikta vasıtası ile orduya karşı bir darbe daha yapılmaktadır. Mart kedisi gibi hem darbe yapıyorlar, hem de demokrasi diye bağırıyorlar.
Tekrarlamakta yarar var. Emperyalizme karşı savaş aynı zamanda bir iç savaştır. İç hainler olmasa zaten emperyalizm bu kadar yol alamaz. Emperyalizmi ya da dış düşmanı kavramak için içerdeki düşmanı görmek gerekir.
Her şeyden önce sahte solun denetimi altında bulunan, kendini solda tanımlayanların emperyalizm ile yüzleşmesi gerekir.
Kurtuluş Savaşı sürecinde söylendiği gibi söylersek, isyanımız ihanetedir.