Akademik Kariyer Üzerine Fütürist İnovatif ve Determinisik Bir Yordamlama
Dr. Ahmet FİDAN
Önsöz, Öndeyi, Öngörü ve Bilumum Giriş İçerikli İzahatımız
“Her şey er geç aslına döner” diye başlayayım. Bakışaçımız belki bu gün için fazlaca zorlayıcı, kronik ve skolastik akademik kalıpları aşan bir gözlem olacak.
Ortaçağ öncesi ve Ortaçağ sonrası dönem düşünürlerin eser ve ürünlerine baktığımızda ister istemez maymûnî bir iştahla imrenmekte oluruz. O dönemin büyük ölçüde zorunluluğu olan bilimsel multidisiplinerlik tablosu düne kadar yadsınan, ürkülen hatta imkansız olarak görülen bir gerçekti.
Hoş bu gün için de biz o çağda olduğu kadar bir disipliner çeşitliliği önermiyoruz, öngörmüyoruz. Zira böylesi bir iddia veya öneri, imkansızın izahı gibi meczupca lakırdılar olurdu.
Oysa ki bendeniz (başlıkta da belirttiğim gibi,) akademik sûfileşmenin veya tek alanda derinleşmenin değil multidisiplinerliğin yeni bir trend olduğunu vurgulamaktayım. Bu süreç veya yeni durum aslında fantastik bir öngörü değil orta çağ ve öncesi dönemlerde olduğu gibi, bir zorunluluktan ibarettir. Neymiş bu zorunluluklar, bunları ortaya koyalım.
1. İletişim ve Teknolojideki Akılalmaz Genişleme ve İlerlemeler:
Yakın zamana kadar, her önüne gelen dinsel konulara yorum getirenlere, “takvim yaprağı hocası” yaftasında bulunurduk gülümseyerek. Bu süreçte günümüz ve yakın gelecekte akademik alandaki çeşitliliği zorunluluk haline getiren teknolojik gelişmeler ve geometrik hızla ilerleyen enformatik bombardıman bilim insanlarının / bilim emekçilerinin, dikkatlerini dağıtan daha doğrusu onların beyinlerini bileşke düşünce oluşturmaktan alıkoyan faktörlerdir. Bu faktörler ikili veya en fazla üçlü akademik cerçeveye / cendereye girmiş bilimadamlarının beyinlerindeki kabuğu zayıflatmakta daha doğrusu seyreltmektedir.
Multidisiplinerlik, özellikle de günümüz bilgi-teknoloji yoğun jön akademisyenleri arasında trend oluşturmakta. Bu trend, özellikle teknolojiyle hızlı entegre olmuş dinazor akademisyenlerde de görülmektedir.*
2. Maddi ve Manevi Sınırlardaki Seyrelme:
İster maddi sınırlarda olsun, devlet, eyalet, il, ilçe, mahalle sınırları ve ev/konut sınırları gibi maddi, din, mahremiyet, etnik tamımlamaya ilişkin sınırlar hızlı bir şekilde seyrelmekte, bu süreç te yine eskiye göre hemen her şeye kategorik bakmayı zorlaştırmaktadır. Çünkü çeşitlilik arttıkça kategorizasyon zorunluluk hale gelmekte, çeşitlilik artmaya devam ettikçe kategorilerdeki çeşitlilik te içinden çıkılmaz hale gelmeye başlamaktadır.
Örneğin biz bundan 30 yıl önce 4 hak 12 batıl olmak üzere 16 din olduğunu bilirdik. Bu gün için bu bilginin ne kadar başkalaştığını siz düşünün. Kii, din bilim değildir. Bu bağlamda, konunun dağılmaması için din-bilim ikileminde normatiflik konusuna girmiyorum.
3. Bilim Alanlarının Obezleşmesi
Bilim alanlarındaki derinlemesine ilerlemeler arttıkça, bilim alanları genişlemekte obezleşmekte, obezleştikçe bilim alanları içinden onlarca alt bilim alanları yavrucuğu doğurmakta, zamanla bu yavrucuklar büyümekte onlar da bilim alanı haline gelmekte ve bu bilim alanları da kendi alt alanlarını doğurmakta. Bu süreç te gittikçe devam etmektedir. Ağırlıkla tıp alanında görülmeye başlayan bu süreci besleyen faktörler.
Bilgiye Erişimin Hızlanmasının Başlıca sebepleri:
– Düne göre örtük olan bilgi ve/veya belgelerin paylaşıma sunulması,
– İletişim imkanları nedeniyle bilim insanlarının aynı ortamlarda bulunmasının kolaylaşması veya hızlanması,
– Ulaşım teknolojileri nedeniyle vaka yeri ve olay üzeri incelemelerinin kolaylaşması,
– Yakın gelecekte düne kadar övünerek anlatılan çif çekirdekli işlemcilerin yerini multi çekirdekli organik extrem işlemcilerin devreye girmesi bilgi ve veri navigasyonunu hızlandırması. (Saniyede milyarlarca işlem yapan cigahertz (GHz) işlemciler) **
– Sosyal bilimler ile fen bilimlerinin eskiye göre daha fazla birbiriyle ilintilenmesi.
SONUÇ:
Bu minnacık makaledeki daracık görüşlerimiz, minnacık dünyada milyonlarca insan tarafından okunacak ve milyonlarca insanın beyinlerinde milyarlarca şimşekler çaktıracaktır. Bilginin obezleşmesi, fütursuzca tüketilmesi, bambaşka ürünler/eserler ortaya koymakta.
Bilgi paylaşımı ve navigasyondaki hız, klasik kategorizasyondaki genleşme ister istemez, benim gibi bilim emekçilerini multidisiplinerliğe zorlamaktadır. Bu durumda multidisiplinerliği, bir tercih ve lüks olarak değil, etken faktörlerin zorlaması olarak algılamak gerek. Her ne kadar ben bu gelişmeyi zorlama sonucu değil gönüllülükle tercih etmiş olsam da, çoğu bilim emekçisinin faktörlerin zorlaması sonucu bu trende yöneldiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz.
______________
(*) Bu alanda kendimi dinazor bir akademisyen değil de jön bir akademisyen olarak tanımlayabilirim.
(**) İşlemci hızları kosusunda: “45nm – Bir nanometre metrenin milyarda biridir. Piyasada şu anda bulunan işlemciler bir metrenin 45 milyarda biri genişliğindedir. Teknolojinin boyutu hakkında fikir edinmek için: Transistörlerimizden 2000 tanesini yan yana koyduğunuzda bir insan saçtelinin çapı kadar bir genişliğe ulaşılır. Yeni hafniyumlu Intel 45nm işlemci transistörlerin 65nm’e oranla daha yoğun bir şekilde sıkıştırılmasını sağlar. Silikon dioksit (1960’lardan bu yana kullanılmaktadır) yerine hafniyum oksit kullanımıyla yeni transistörlerde daha az enerji kaybı, daha az ısınma ve daha hızlı geçişler sağlanmaktadır. İşlemciler hakkında ayrıntılı bilgi için; Fatih Armağan’ın “İntel İşlemciler Hakkında Bilinmesi Gerekenler” başlıklı, http://www.chip.com.tr/forum/intel-islemciler-Hakkinda-Bilinmesi-Gerekenler_t71084.html adresli yazısına bakınız.