Son günlerin sözcüğü “açılım” oldu. Bu şifreli sözcük ülkemizin ten çok kullanılan aman çok açılmayın!…
Terör örgütü ile dolaylı görüşmeleri için kullanılmaktadır.
Hatırlarsanız bir süre önce Hasan Cemal Kandil’e gitti. Kandil’de terör örgütünün liderlerinden Karayılan ile dört saat görüştü ve o görüşmeyi günlerce köşesinde yazdı O yazılara bakacak olursak günümüze dair ipuçları bulabiliriz. Karayılan sorunun çözümü için Kandil’in, İmralı’nın veya DTP’nin muhatap alınması gerektiğini, bu olmaz ise isimlerini verdiği “akil adamlar’ın arabuluculuğuna gidilmesini öneriyordu!Hasan Cemal’in Kandil ziyareti ve seri köşe yazıları ile yine o dönem Cumhurbaşkanının söylediği “tarihi fırsat” sözleri arasında bir paralellik görülebilir.
Ya da şu soru sorulabilir. Hasan Cemal Kandil’e gazeteci olarak mı gitti, yoksa “açılım” öncesi “tarihi fırsat” söylemcilerinin temsilcisi olarak mı gitti?
Sürece bakacak olursak, bir yol haritası var ve o yol haritasına göre “açılım” yapılarak “tarihi fırsat” yakalanmaya çalışılıyor!Bu izlenen süreç acaba iç dinamiklerin ürünü müdür? Değildir. Bu süreç ABD Başkanı Obama’nın yeni Irak stratejisi gereği başlatılmıştır.
Irak’tan çekilecek olan ABD, çekilme sonrası bölgede yeni yapıyı oluşturmak istemektedir. Tüm süreç bu yeni yapı içindir.
Yani “açılım” bir ABD planıdır.
Ülkemizde “açılım” destekçileri de, ABD planına “evet” diyenlerdir. O zaman şu soruyu sormak gerekiyor.Terör örgütüne en büyük desteği hangi ülke veriyor?Kuklaları görürüz de kuklacıyı perde arkasında olduğu için göremeyiz. Kaldırın perdeyi, ardında kuklacı olarak ABD görülecektir.
“Açılım” deniyor ama içeriği hakkında netlik yok. Yani belirsiz bir süreç… Bizi nereye götüreceği belli değil. Bu, kervan yolda düzülecek demektir.
O nedenle her kafadan ayrı bir ses çıkıyor.
Hatta, İçişleri Bakanının da katıldığı Polis Akademisi toplantısına katılan “yandaş gazeteciler” dahi farklı öneriler de bulundular.
Bunun nedeni açıktır. Çünkü işin aslını ve neler planlandığını bilen şimdilik sadece Washington’dur!Bizimkiler beyin fırtınası yapıyor… Kamuoyunu hazırlıyorlar…
Aslında dananın kuyruğu 15 Ağustos da kopacaktır. Çünkü o gün ( PKK’nın Şırnak ve Eruh baskınlarını yaptığı tarihin yıldönümünde) İmralı’da mahkum olan Öcalan bir “yol haritası” açıklayacak!Acaba “açılım”ın içeriği bu nedenle mi saklanıyor? “Açılım” ile “yol haritası” arasındaki paralellikler sorun mu yaratır?Sorular… sorular… o kadar çok soru var ki. Acaba Öcalan’ın açıklayacağı “yol haritası” özgün bir plan mıdır? Washington’un etkisi var mıdır?Müebbet almış bir örgüt lideri bu denli rahat ve açık bir “yol haritası” açıklaya bilir mi?Bir soru daha.
Mustafa Balbay, Öcalan’dan daha mı suçlu? Balbay diyor ki, savunma hazırlama koşullarımız yok. Ama Öcalan için “yol haritası” açıklama koşulları var!..
Biri müebbet, biri sadece tutuklu…
Ve on gündür elektriklerin kesik olduğu koşullarda savunma hazırlamaya çalışıyor. “Adaleti mumla arıyoruz” diyor Balbay…
Açıla açıla taaa Atlantik ötesine kadar açıldık. Şimdi bize Washington mutfağında özel soslar ile hazırlanmış “açılım” adını verdiğimiz çorba içirilmeye çalışılıyor.
Bu çorbanın sindirimi halkımız için zordur.
Polis Akademisi’nden çıkan gazetecilere bakacak olursak “açılım” çorbası iyidir.
İktidar da halkımıza “açılım” çorbasını övüyor.
Başka övücüler de var…
Halkımız yanıltılarak içmeye ve sindirmeye yöneltiliyor. Unutmayın ki zehir içmeden etki yapmaz…
Karar sizin.
Çözüm mü? Mutlaka gereklidir. Ama emperyalist planlar ışığında değil. Sorunu yaratanlar zaten bu çözüm(!) için yarattılar.
Çözümü cumhuriyetin kuruluş felsefesinde aramak gerekiyor. Eşit yurttaşlık ve feodalizmin tasfiyesi ile Kemalist halkçılık anlayışı hareket noktamız olmalıdır.
Emperyalizmi de, işbirlikçilerini de işimize karıştırmadan sorunu çözmeliyiz. Çözüm, çözülmeyi getirmemelidir.