Arapların İki Yüzü : Dubai Ve Filistin

4 ocak 2010 tarihinde yani bugün Dubai’de dünyanın en yüksek binası hizmete açılıyor. 160katlı ve yerden yüksekliği 800 metre. Maliyet olarak 4 milyar doları geçtiği söyleniyor. 35 bin kişiye ev olabilir bir bina. Ülkemizden de bir çok para babasının beklide dairesinin olacağı bir bina. Tabi ki bu binanın otelindeki günlük kalma ücretini veya daire fiyatlarını ne siz sorun nede ben söyleyeyim. . Dubai zaten debdebesi,saltanatı,şımarıklığı,hırsı,azgınlığı akla getiriyor. Eski Romalıların izinde bir ülke bence. Bol paranın manyaklaştırdığı insanlar kitlesi. Tabi halkından bahsetmiyorum belirli bir zümresinden bahsediyorum. ARAP YAĞI BOL BULUNCA…. Sözününde haklılığının ispatlandığı bir devlet bence. Dubai otelleri diye internette bir araştırma yaparsanız ne demek istediğimi hemen anlayacaksınız.

Dubai, Birleşik Arap Emirliklerini oluşturan 7 emirlikten birisi. Ülkenin en büyük emirliği, kalbi sayılabilecek bir emirlik. Ülkemize de vize uygulayan bir ülke burası. Vergisiz alış veriş cenneti denebilir bu ülkeye. Dubai’de yaşayanların sadece yüzde 20’si kendi ülkesinin vatandaşı. Gerisi ülkeye gelen yabancılardan oluşuyor. Hintli sayısı yüzde 55. Ülkede o kadar çok Hint kökenli insan var mi, hükümet artık Hintlilere oturma izni vermiyor. Hayat yaz aylarında tamamen kapalı mekanlarda geçiyor. Çünkü sıcaklık ve nem ikisi birden insanı perişan ediyor. Dış mekanlarda özellikle, temmuz, ağustos aylarında yürümek mümkün değil. Ülkenin ve Dubai’nin yol ağı çok iyi durumda. Her yerde tabelalar var. Yol kaybetmeniz diye bir şey söz konusu değil. Çöl ortasında petrol, ticaret ve diğer gelirlerle olabildiğinde yeşil modern bir şehir ortaya çıkarmışlar.

Dubai’nin belki de en büyük şansı İsrail gibi bir komşusunun olmayışıdır beklide. Çünkü garibim Filistin devleti daha kendi ayakları üzerinde duramıyor. İsrail’in yaptığı zulümler ise hadsiz hesapsız. Yıllardır bitmeyen bir eza, cefa, sıkıntı, şiddet. Filistini ve filistinlileri zaten anlatmama gerek yok her akşam televizyonlarda çileleri.

KOMŞUSU AÇ İKEN UYUYAN BİZDEN DEĞİLDİR uyarısını yapan Rasulallah ve Onun ümmetleri olduklarını iddia eden iki toplum sundum sizlere. İsrail’e komşu olmak veya olmamak işte bütün mesele burada.

Birkaç hadis :

Komşun seni iyi diye överse sen iyisin, kötü diye yererse sen kötüsün.

Komşu hakkı, hastalandığında ziyaret etmen, öldüğünde cenazesine katılman, borç istediğinde vermen, fakir düştüğünde bunu olur olmaz yerde söylememen, güzel bir şeye kavuştuğunda tebrik etmen, başına bir musibet geldiğinde teselli etmen, binanı onun binasında yüksek yapıp da evinin hava almasına engel olmaman, komşuna göndermeyeceksen, yaptığın yemeğin kokusuyla ona sıkıntı vermemendir.

Mü’min, kendisine sıkıntı veren komşusuz ne olmuş, ne de Kıyamet gününe kadar olacaktır.

Hadislerden de anlayacağımız gibi bizler yüksek binalar yapmakta yarışmaktansa iyilikleri çoğaltmakta yarışmış olsak daha huzurlu bir dünyada daha güzel yaşamış oluruz. Müslümanlığımızda daha verimli olur.

03 Ocak 2010 Pazar

UĞUR ÖZALTIN

print

Bir cevap yazın