Asker Göndererek Başlamıştık, Öyle Devam Ediyor…

 Osmanlı kendini yönetemeyecek hale gelince, kurtuluşu mandacılıkta arayan elitler çoğalmıştı. Sonradan, içlerinden Kurtuluş Savaşına katılanlar bile olmuştu. Ama çoğunluğu Amerikan mandacılığı ya da İngiliz himayeciliğini savunmaya devam etti.

Mustafa Kemal’in vefatından sonra, mandacılık hevesleri yeniden depreşti.

1950’li yıllara kadar böyle gelindi. 1950’den sonra, Amerika’nın Türkiye’de yürüttüğü psikolojik savaş, Ruslar Boğazları istiyor yalanları ile yönetimler ve Türk halkı korkutuldu.

Amerika’ya ucuz asker gerekiyordu. Ancak, devrimden yeni çıkmış bir ülkeyi, üstelik Hıristiyan olmayan bir ülkeyi, NATO’ya almakta Batı nazlandı.

Onlara liyakatimizi ispat etmek için Kore’ye asker gönderdik.

Batının nezdinde, Mehmetçiğin kanını satabileceğimizi böylece tescilledik.

Soğuk Savaşın pis propagandası içinde, Kore’de ölen canlarımızın kahramanlık hikâyeleri hasat mezat satıldı. 741 şehit verdik. 1953.

 Şehit vatan uğruna ölene denirdi, ama olsun emperyal Amerika için ölmüşlerdi ya, onlara da şehit dendi. Siyasi iktidarın ikbali için öldü demeyeceklerdi ya..

Uzatmayalım. Emperyal güçler sömürge yaratmak için Gurka kullanmayı kendine yöntem edinmiştir.

Sömürge askerin maliyeti, kendi askerinin maliyetinden düşüktür.

Bakın Türk olmayan medya, Amerika’nın Türkiye’ye Pakistan için asker talimatını nasıl veriyor. Mübarek, sanki magazin haberi veriyor.

Amerika Pakistan/Afganistan savaşı için yürürlüğe koyduğu yeni stratejisi için Türkiye’den üç isteği var. Sanki bakkaldan 250 gram peynir istiyor.

Biz de amma safız.  Hem Türk olmayan medya diyeceğiz, hem de cümleyi şöyle kurmasını bekleyeceğiz.

Emperyal Amerika yine Mehmetçiğin kanını istiyor.

Tabi ki, böyle yazacak değiller… Zaten böyle yazsalardı, bu gün içine düştüğümüz bu durumlara düşmezdik.

Bu işin propagandası, Türk olmayan medyada nasıl başlamıştı?  Newsweek’te çıkan haber neydi? Irak Savaşının galibi Türkiye’dir. Irak savaşından en karlı çıkan devlet Türkiye’dir. Vay, vay vay…

Hadi Türk olmayan medyayı bir tarafa bırakalım. Anlı şanlı muhalefetimiz bu durum karşısında ne yapacak?

İşte ateşle imtihanın geldiği an…  Şimdiye kadar olduğu gibi, her asker göndermede sesini çıkarmayan muhalefet, gene sukut mu edecek? İşte gerçek muhalefetin başladığı yer burasıdır.

Eğer muhalefet şu iki hayati meseleyi Türk halkının gündemine getirmiyorsa, bilin ki onlar da Amerika’dan icazet bekliyorlar.

Dicle/Fırat’ın sularının yönetimi AVRUPA/TÜRKİYE müştereken yürütmeyecek.(AKP Hükümeti imzaladı) Ve Amerika’nın Gurkası değiliz.

İşte muhalefetten beklediğimiz, iki mücadele alanı.

print

Bir cevap yazın