Atatürk Suudi Arabistan’da…!

Geçenlerde Prens Suud bin Abdullah bin Thunnayan’ın daveti üzerine Suudi Arabistan’a giderek katıldığım Şehircilik Konferansı vesilesiyle 1990 yılında Riyad Diplomatik Şehrinde tamamladığım TC Riyad Büyükelçiliği tesislerini tekrar ziyaret ettim. Aynı gün göreve başlayan yeni Büyükelçimiz Sn. Ahmet Gün ve eşleri Pınar Hanımefendi göreve ertesi gün Başbakan’ımız Erdoğan’ın Suudi Arabistan’a yapacağı resmi ziyaret nedeniyle aşırı yoğun olmalarına karşın beni en iyi şekilde ağırladılar.

Bu bağlamda da Riyad taki Büyükelçiliğimizin ilginç hikayesini yazmak istedim.

Suudi Kral Khalid Cidde ye konuşlanmış yabancı misyonları Başkent Riyad’a getirmek üzere Kentin batısında 12 km2 lik bir alanda Riyad Diplomatik Şehri (Riyadh Dipolomatic Quarter) ni kurulması emretmişti. Operasyonun mimari ve şehircilik direktörü olarak Hitler mimarı Albert Speer’in yine mimar olan oğlu getirildi. Taşlı bir çöl olan bu alan ‘Petrodolar’ın gücüyle 2 yılda kuşların öttüğü yemyeşil bir cennete dönüştü.  Çarşı, okul, hastane, cami, kulüp, spor ve rekreasyon gibi ortak tesisleri yabancı mimarlarla birlikte Suudiler projelendirdi. Ülkelerden ise kendilerine tahsis edilen parsellerde Kançılarya, Büyükelçi Konutu ve Diplomat lojmanlarından oluşan tesislerinin projelerini kendi mimarlarına hazırlartmaları istendi. Bu onur Bendenize nasip oldu. Kuzey komşumuz ABD Büyükelçiliği’ni Houston, Texas tan dev bir mimarlık şirketi tarafından projelendiriliyordu. Biraz ötede Japonya’yı ITU de öğrenci iken ders kitaplarında okuduğum modern mimarinin babalarından Japon Kenzo Tange çiziyordu. Özetle, bu projeyi hazırlamak benim için büyük bir onur olduğu kadar çetin bir sınav oldu. O dönemde Kral Fahd Üniversitesinde Hoca olduğumdan projeleri hazırlayabilmem için Kraliyet’ten özel izin alındı.

Projelendirmeye başlarken mimar Speer ekibi önümüze bir imar yönetmeliği koydu. Mahremiyet konusu abartılmıştı. Binalara pencere açmak neredeyse olanaksızdı. Dışa bakan pencerelerin 1.80 cm den alçak olmasına izin verilmiyordu. Pencereleri dış cephe düzleminde oluşturduğumuz kolonadların arkasına çekerek bu yasağı kırdık. Ancak başka bir şart vardı ki bu bizim elimizi kolumuzu bağlıyordu. Binaların cephe mimarisinin Suudi-Arap stiline uygun olarak projelendirilmesini istiyorlardı. Israrlı idiler. Beni Riyad’ın hemen dışında ‘Dirrayyah’ denilen ve Suudiler’in ataları Nejd lerin geçmişte yaşadığı kısmen yıkık yerleşime götürdüler ve ‘İşte böyle olacak’ dediler. Miiliyetçi duyguları güçlü olan bir mimar için bu bir ölüm fermanıydı. O zamanki Riyad Büyükelçimiz Sn. Umut Arık da benimle aynı görüşteydi. Hazırladığım projeler Nejd-Arap mimarisinden bazı atıfları içermekle beraber geniş saçaklarıyla Boğaziçi yalılarımızı, ve özellikle yüksek cephe kolonlarıyla Anıtkabir’i anımsatıyordu. Suudi onama makamı ve Alman danışmanı mimar Speer projelerimizi derhal redderek iade etti. Büyükelçimiz Umut Arık bir yolunu bulup projeleri Fas, Casablanca da Islam Zirvesi’ne gidecek olan zamanın Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e ulaştırdı. O sırada Başbakanımız merhum Özal’dı. Ikili görüşme sırasında Sn Evren projeleri açıp Kral Fahd’a gösterdi. Kral başını sallayarak projeleri beğendiğini ihsas edince onama en yüksek merciide gerçekleşmiş oldu. Büyükelçi Arık bana böyle anlattı.

Ve Konsolosluğumuzuda da içeren Kançılarya, Büyükelçi Konutu, Hizmet Personeli Lojmanı ve Diplomatlar için ana parsel’in hemen arkasında 4 er katlı 4 adet konut yapısından oluşan TC Riyad Büyükleçilik Tesislerimiz 1990 yılında tamamlandı.

Suudiler resmi ziyaretlerde Anıtkabir’e gitmiyorlar.

Bizde Anıtkabir’in yavrusunu başkentleri Riyad’a getirdik..…

print

Bir cevap yazın