Mustafa KÖSE
TARİH BİLİNCİ
İnsanların doğru ve dürüst olması, iyilikten yana olması, kötülüklere karşı olması, herkesin hakkına razı olması, başkalarının hakkına göz dikmemesi, her devirde uygulanması zor çoğu zamanda gerçekleşmemiş olsa bile “İnsanlığın” etik, evrensel değerleri olarak bilinir. Yüzlerce yıl monarşi ve kul düşüncesi ile kula kulluk ettirilen Halkımızın büyük çoğunluğu kişiliğini ortaya koyma, hak arama yetisinden yoksun, uğradığı haksızlıkları kadere bağlamaya razı gelmiş, tarihinin derinliklerinde sahip olduğu zengin, ulusal- kültürel bağlarını, özelliklede Türk Devrimi’ne kadar gittikçe koparmıştır.
Kurtuluş Savaşı sonrası hedefine koşan Aydınlanma Hareketi ile, haklarını aramayan, bilmeyen, korkak ve ürkek, ezgin insan tipi yerine, uygar(=Çağdaş), aklını kullanan, bilimi öğrenen, boynu bükük değil dik duran, hakkını, hukukunu arayan, giyimi ile de kafası ile de yeni, başı dik ve onurlu yaşayan yani Türk gibi yani özü, kendi gibi “yurttaş” bilinci kazanan insanlar hedeflenmiştir. Bu uygulamada tam gerçekleşememişse de hukuku ile, kültür ve eğitim programları ile hedef ve imkan açıkça budur…
Türk Ulusu, Vatan’ını, Halkını, Devlet’ini seven, gerektiğinde bu değerler için her fedekarlığı yapan, Milliyetçi değerlere sahip, tarihi ve en umutsuz şartlarda kadın, erkek, çocuk, düşmanı Vatanından kovduğu Kurtuluş Savaşı bunun en önemli delilidir. Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin başarı anahtarı erdem ve ahlaktır. Ulusuna inanmak, doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, çağdaş uygarlığa ulaşmak, aklı kullanarak, bilimi rehber edinerek olacaktır. Türk geçmiş tarihinde olduğu gibi başı dik ve onurlu yaşayacaktır.
Atatürk’ün ölümünden sonra yıllar geçtikçe bu değerler aşındırıldı. İktidara sahip olanlar, Onun resmi arkalarında göz göre yolundan saptılar… “Soyut Savaş”… DEVLETİNE, TARİHİNE, KÜLTÜRÜNE YABANCILAŞMA… İnancını kaybetme… Başkalarına hizmet etme… Etki Ajanlığı… Günümüzün en zarar veren içerden çökertme savaşı… Ulus Devletleri zayıflatmak, direncini kırmak.. Dilini yabancılaştırmak… saymakla bitmez, milyarlar harcanıyor… Ancak Sistemi yönetenler gerekli tedbirleri almıyor, karşı çalışma yapmıyorsa…. Gerçekten yapılan yanlış uygulamalar yaygınsa… Tabi Vatandaş bunca imkanlı dezenformasyonlardan etkilenecektir… Örneğin Yolsuzluklar Ülkeyi, Ekonomiyi sarmışsa… Aleni hale gelmişse, yapılan işlerden pay, hisse almak adet haline gelmişse…
İdarecilrer, görevliler hileli şirketler kurarak gerçekte kendilerinin yada ortağı oldukları bu kuruluşlar eliyle devlet işlerinden yada kurumların adını kullanarak trilyonlar hortumluyorlarsa ..
Bu konularda görevini yapmaya çalışanlar kapılardan kovuluyor en azındandan sürgün sürgün dolaşıyorsa… Üstelik koca koca Müfettişlerin kan ter içinde yazdığı raporlar masalarının üstünde dağ gibi yığılıyor… Denetlemeci koltuğundan baktığında kendi bile ürküyorsa… Üstelik yeterince yetkisi yoksa .. Dahası, yandaşlara yer açmak için sözde yolsuzluklara, hedeftekilere seçmece yürünüyorsa… Gazeteler, TV’ler görüntüdekiler bile ürkütüyor…
Herkes Görevini yapmalı… Yetimin yoksulun hakkı korunmalı…
Burada önemle belirtmek gerekir ki, Devletin, Yolsuzlukla Mücadele Birimleri, Teftiş Kurulları vb… hala siyasetin ve siyasasal iktidarın, Başbakan’ın, Bakanların ve Genel Müdürlerin izin ve emriyle görev yapmaktadırlar.
Uluslararası Yolsuzlukla Mücadele Hukuku, BM ve AB’nin aldığı kararlar, kabul ettiği Sözleşmeler, anlaşmalar vardır. Devletimiz son yıllarda bunların çoğunu imzalamış, Meclis onayıyla kabul etmiştir. Ancak bunların uygulanmasıyla ilgili gereken yasaların büyük çoğunluğu çıkarılmamıştır. Öncelikle Siyasetten ve Siyasi İktidardan bağımsız hareket edebilen, ilgili onaylanan sözleşmeler gereği “BAĞIMSIZ YOLSUZLUKLA MÜCADELE BİRİMİ” oluşturulmalıdır.
Etkili ve Yetkili böyle bir BİRİM başarıyı arttırabilir.. Birde ilgili konularda ki Dokunulmazlıkların kaldırılması, Hortumcuların, bol paralar harcayıp Meclis’in çatısı altında toplaşmaları engellenmelidir… Meclisinizdeki milletvekili dokunulmazlıkları hukukun işleyişine engel olmayacak şekliyle kaldırılmalıdır.
Yolsuzlukla mücadele de VATAN VE CUMHURİYET SAVUNMASI’ nın gereğidir. Devleti, kurumlarımızı ve her alanda usulsüzlük yaparak, hileyle, hukuğa aykırı işlemlerle haksız kazanç sağlayanlar, servetlerine servet katıp yetimin yoksulun hakkını yiyenler kim olursa olsun hesap vermeli, cezalarını çekmelidir. Ne yazık ki bugün çekilen halkımızın yoksulluğunun, gelir dağılımındaki eşitsizliklerin, işsizliğin, en önemli nedenlerinin başında ülkemizdeki yaygın yolsuzluklar ve bunları yapanların yeterince ortaya çıkarılamaması ve ortaya çıksa da gerekli cezaları almaktan çoğu kez güçlerini !! kullanarak kurtulmalarıdır..
Neresinden baksan güzel bu Vatan bu Memleket ne hallere geldi, anlayanlar için…
VATAN’IMIZI VE CUMHURİYET’İ SAVUNANLAR DEĞİL ..
YOLSUZLUKLARLA MİLLETİ SOYANLAR HESAP VERSİN ..