Bir süre önce bir gazetemiz “yaftalamadan bir düşün” konulu reklam kampanyası başlattı. Halk arasında bir söz vardır. “Ele verir talkını, kendi yutar salkımı”… Ne yazık ki durum bu atasözü gibi…
“Yaftalama” son sürat devam ediyor! Sadece o gazete de mi? Elbette hayır. Akraba basında da devam ediyor.
Bu yolla amaçlanan hedef için toplum mühendisliği yapılmaya çalışılıyor. Bu mühendislik çalışmalarına “asimetrik bir psikolojik hareket” adını verenler de var.
“Yaftalamadan bir düşünün” kampanyasını başlatan gazetenin fikri önderi olan şahsın uzun bir süredir eğitime el attığı bilinen bir gerçektir.
Cemaat öğrencilerini belli mesleklere bilinçli olarak yönlendirdi. Eğitim, Tıp, Siyasal ve Hukuk özellikle tercih edildi.
Dershaneler, özel okullar, yurtlar, yayınlar ve “ışıkevleri” bu amaçla çalıştı.
Bugün öğretmenlerin içinde ciddi bir ağırlığı var. Mülkiye de de var, adliye de de var, sağlık ta da var…
Mahalle aralarına kadar kılcal damar gibi girmiş “ışıkevleri” ile de geleceğe yeni elemanlar yetiştiriyor.
Okullarda ki çalışkan öğrenciler bu evlerde görev yapan öğretmenler veya üniversite öğrencileri tarafından eğitiliyor! Oradan aynı anlayışın dershanesine giden öğrencinin üniversiteyi kazanması için her türlü gayret gösteriliyor.
Sonra da öğrenci yerine tercihi “abi” ya da “abla” adı verilen görevliler yapıyor. Aldığı puana göre ya öğretmenlik, ya doktorluk, ya siyasal, ya da hukuk ilk sırada geliyor.
Sistem tıkır tıkır işliyor. Uzun süreli bu özel çalışma artık meyvelerini vermeye başladı.
Çok sayıda öğretmen,
Çok sayıda doktor,
Çok sayıda kaymakam ve vali,
Çok sayıda avukat, hakim ve savcı,
Çok sayıda emniyet mensubu…
Çok sayıda özel okul ve dershane,
Çok sayıda yurt ve pansiyon,
Çok sayıda iş adamı ve işletme…
ve Finans kurumu…
Görevlerini yapmaktadır. Dayanışmaları ise oldukça iyidir. Tek etkili olamadıkları yer ise askeriyedir!
O nedenle “işlem tamam” diyemiyorlar! O nedenle hedefe askeriye alınmıştır. Adeta “teslim ol” deniliyor.
Hem de demokrasicilik oyunu ile…
Ne diyor Genel Kurmay Başkanı, “ TSK’nın üzerinden elinizi çekin”!.. Çekerler mi? Sanmam.
Genel Kurmay Başkanı’nın “…kağıt parçası” dediği fotokopi belge ile de iki haftadır hısım akraba medya da “…bu asimetrik bir psikolojik hareket” sürdürülüyor.
Belgenin aslı nerede?
Şimdiye kadar ortada yok!.. Olacağını da sanmıyorum. Oyunu sahneye koyanlar böyle istiyor. Fotokopi üzerinden psikolojik harekât!
“Ergenekon” üzerinden psikolojik harekât…
Mustafa Balbay’ın tutukluluğu 116 günü geçti ve henüz mahkemeye bile çıkmadı. 20 Temmuz’u bekliyor.
Erol Manisalı ve Mustafa Yurtkuran’ın hastalığı içeride arttı. Her ikisi de kanser. Henüz hakim karşısına çıkmadılar.
Sahnede “demokrasi” oyunu var. Ama yaşananlar en temel insan haklarına aykırı.
Ve demokrasi! adına bir geceyarısı harekâtı daha yaşadık. İktidar CMY(Ceza Muhakemeleri Yasası)’de yaptığı tek maddelik değişikle, Anayasamızın 145. maddesine aykırı olarak askerlerin ağır ceza mahkemelerinde yargılanması hükmünü getirdi.
Görünümde sivilleşme, görünümde demokrasi!
Ancak; amaç üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi?
Son gelişmeler amacın bağcı dövmek olduğunu gösteriyor.
Fotokopi belge ve o belge ile başlatılan yeni süreç de buna işaret ediyor…
George Soros geçen yıllarda ülkemize yaptığı bir ziyarette ne demişti? “Türkiye’nin en önemli ihraç ürünü askeridir”!..
Sakın arka planda Soros’un ülkesinin gizli servisleri de olmasın!
Bu tür organize işler kolay değildir…
Washington ile Pensilvanya’da aynı ülkede bulunmaktadır!..