Yazar arşivleri: WebmasteR

Case: In the Context of The Depth of Civilizations, Plastic Digital Destruction

In the Context of The Depth of Civilizations, Plastic Digital Destruction

Durum: Uygarlıkların Derinliği Kapsamında, Plastik Dijital Yokoluş

Dünyanın varoluşundan bu güne yer küre üzerinde yaşayan insanoğlu, uygarlığa yönelik yüzyıllarca, hatta bin yıllarca, kendisinden sonraki nesillere ulaşabilecek eserler bırakmıştır. Bu nedenledir ki, insanlık olarak bu günkü uygarlıklarımızın geçmişle bağlantısını ve gelece yönelik kestirimlerini bu kadim eserlerden ve veya yazıtlardan yararlanark ortaya koyabilmekteyiz. İnsanların yer küre üzerindeki kalıcı izleri, son ikiyüz yıla kadar çoğunlukla taş yapılar ve / veya yapıtlar, abideler üzerinde görülmektedir. Ne var ki, günümüz insanları, uygarlığa yönelik kendisinden bin hatta on bin yıl sonraki nesillere uygarlıklarının devmanını ulaştıracak kalıcı eserler bırakmamakta / bırakamamaktadır. Zira son iki yüz yıla yakın zamandır, ortaya konulan eserler, plastik ve elektronik tabanlı olarak yürütülmektedir.

Gezegenimizin ve hatta galaksimizin başına gelebilecek küresel hatta evrensel kaynaklı doğal veya yapay bir afet veya saldırıda, Okumaya devam et

Ermeni Soykırımı Bağlamında Kafkasya ve Bölge Politikasında Söz Sahibi Ülkelerin Etkileri

Halil DAĞ

www.yazarportal.com İnteraktif Köşe Yazarı Gazetesi Yayın Editörü

hdag77@hotmail.com

ÖZET:

Her ölüm ve çekilen acı muhatabın kendisi için kıyametin kendisidir. Bu yüzden kimsenin kıyameti hakkında fikir yürütmeyi çok da doğru bulmuyorum. Sözün özü; kimsenin acısı bir başkasının acısından aşağı da kalmaz fazla da olamaz. Yıl, 1915… Her ne olduysa, belki de doğrusunu asla öğrenemeyeceğimiz ama hakkındaki gerçek hükmü anca tarihçilerin verebileceği acı ve hüzün dolu bir yıl. Bugün 2015 lerdeyiz. Yani aradan tam yüzyıl geçmiş. Düğümü bir türlü çözülemeyen 1915’in kara bulutları bugün hala üç ülkenin üzerinde uğru gibi dolaşmakta.

Kafkasya bölgesi, hiçbir zaman Ortadoğu gibi tek başına kıtasal bağlamlı bakılamayacak bir olgudur. Zira bu coğrafyalar üzerinde etken ve edilgen güçler, bu politikalar nezdinde dünya sosyo ekonomik ağırlıklarını kurgulayıp yürütmektedirler. Bu çalışmamızda da bu hususlar vurgulanacaktır.

Okumaya devam et

Diyagnostik Açıdan Duyu Bozukluklarına Diyalektik Değinimler

Dr. Ahmet FİDAN

Ordu Üniversitesi Ünye İİBF Öğretim Üyesi

 

ÖZET

Gerek bireylerin bireylerle bireylerin işletmelerle, gerekse işletmelerin işletmelerle ve/veya işletmelerin bireylerle olan iletişimleri bizatihi canlı organizma olan insan aracılığıyla yürütülür. Yani iletişimin kurumsal boyutu olsa da, kurumların iletişimleri insanlar aracılığı ile yürütülüyor olması münasebetiyle bireysel iletişim ve bireysel iletişimdeki duyma/hissetme, algılama/anlama ve aktarma/paylaşım öğeleri son derece önemli olmaktadır.

Çoğu zaman, gerek sözlü gerek yazılı gerekse işaret diliyle iletişim kurarken çamdan ve kavaktan bahsedilmektedir. Aynı alfabenin, aynı dilin kullanılmasına rağmen, “konuşuyoruz ama nece konuşuyoruz, konuşuyoruz ama anlamıyoruz” şarkı sözündeki duruma düşülür…

Bu tür talihsiz iletişim hatalarının daha kaynağından bertaraf edilmesi için, insanoğlunun ve çevresinin kategorik olarak ele alınması ve birey üzerine etkiyen çapraz baskılara karşı feedback ve/veya potansiyel feetback mekanizmalarının regüle edilmesi gerekmektedir.

Bu makale bu tür durumlar için bireysel ve kurumsal iletişime kategorik derinlik getirmek için kaleme alınmıştır.

Anahtar Kelimeler:

iletişim, iletişim engelleri, sosyal psikoloji, bireysel iletişim, kurumsal iletişim, duyu, algı ve algılama hataları, aktarma hataları, haberleşme, enformasyon

Okumaya devam et

Uydukent, Saçaklanma Kentleşmede Bölgesel Eğilimler ve Köy Kent Açılımı: Tersine Göç Sürecinde Asimetrik Göç kaygısı Üzerine

Uydukent, Saçaklanma Kentleşmede Bölgesel
Eğilimler ve Köy Kent Açılımı: Tersine Göç
Sürecinde Asimetrik Göç kaygısı Üzerine

Yrd.Doç.Dr. Ahmet FİDAN

Ordu Üniversitesi Öğretim Üyesi

“Asimetrik göç sorunsalı: Hadi gel köyümüze geri dönelim”

 

ÖZET

Teknik ama bir o kadar da öncelikli ulusal sorunlarımızdan birisi de “tersine göç” sürecindeki “asimetrik göç” sorunsalıdır.

Mücavir alan kavramının neredeyse anlamını yitirdiği “İstanbul Metropoliten Alanı’ndaki yoğuşma ve bölgedeki kentsel obezleşme, insanca yaşam açısından, yerel kamusal hizmet sunumu için yetersiz kalması bölgesel eğilimleri kaçınılmaz hale getirmektedir. Bu süreç merkezi yönetimleri şiddetle desantralizasyona iterken. bu çerçevede tıpkı büyükşehirleşme süresince olduğu gibi (nüfus artışı ve kent merkezleri birbirine yaklaşarak büyükşehirler oldu) bölgesel süreçte de büyükşehirler birbirlerine yaklaşmakta ve kaynaşmakta bu yaklaşmanın sonucunda büyükşehirlerin birbirleri ile entegrasyon gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Okumaya devam et

Kentsel Alan Tanımında Yeni Eğilimler ve Küreselleşme Bağlamında Türkiye’de Kurulacak 13 Yeni Büyükşehir Belediyesinin Kent Sınırı Kapsamında Değerlendirilmesi

Kentsel Alan Tanımında Yeni Eğilimler ve Küreselleşme Bağlamında Türkiye’de Kurulacak 13 Yeni Büyükşehir Belediyesinin Kent Sınırı Kapsamında Değerlendirilmesi

Yrd.Doç.Dr. Ahmet FİDAN

Ordu Üniversitesi Ünye İİBF Öğretim Üyesi

ÖZET:

2004-2005 yıllarındaki yerel yönetim reformları ve yasal yenilenme sürecinden bu yana, kent ve kente dair irili ufaklı binlerce gelişme olmuştur. Ne var ki, kapsamımızın entelektüel ölçeği, öne çıkarılması gereken konu sayısını daraltmaktadır. Bu açıdan bahsini ettiğimiz yıllardan bu günlere kadar, Türkiye’deki yerel yönetim birimlerinden ‘Büyükşehir Belediyeleri’nin sayılarına 13 tane daha eklenerek Büyükşehir Belediye sayısının 29 a çıkarılması yönetim bilimleri disiplini içinde yerel yönetimler bilim alanındaki en önemli gelişmelerdi. Zira bu değişiklik ile, büyükşehirlerimiz sadece sayısal artışla kalmamış, 13 Büyükşehir ile birlikte diğer bütün Büyükşehir Belediyelerinin de sınırları il idari sınırı ile birleştirilmiştir. Böylece, bir yandan Türkiye’ye 13 Büyükşehir Belediyesi daha kazandırılmış, bir yandan da 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda nüfus sayısında bir değişikliğe gidilmeksizin bu değişiklik gerçekleştirilmiş oldu.

Bu son yerel yönetimlere ilişkin yasal değişiklik büyükşehir sınırları içinde neredeyse tamamen anlamsız hale gelmiş olan İl Özel Yönetimlerinin sonunu getirerek yönetimde tek başlılık, etkinlik ve verimlilik açısından son derece isabetli bir düzeni de sağlamış olacaktır.

Çalışmamızda, ilkin, 13 yeni büyükşehir belediyesinin gerekliliği, ardından bunların türel bağlamda seçiminin irdelenmesini, ardından bu değişikliğin zamanlamasını, ardından, il idare sınırı ile örtüştürme uygulamasını ve en son olarak ta bu süreçte belde iken köye dönüşen veya bir ilçeden başka ilçeye bağlanan belde veya yerleşim yerlerinin değerlendirilmesini yapıp, bundan sonraki benzer süreçlerin daha sağlıklı yönetilmesi veya yönlendirilmesi açısından önerilerde bulunulacaktır. Okumaya devam et