Bir çoğunuz yakinen görmüş veya tanışmışsınızdır böylesi kişilikleri.
Bu tür kişiler her gittiği yerde sorun olmakta ısrar ederler. Hani her gördükleri veya duydukları şeyde inanılmaz bir hassasiyetle nerede sorun varsa bulur bu sorunu şu şekilde şu yöntemle şu zamanda şu kişilerle çözebilirsiniz diye de söylemezler.
Bu tür kişiler genellikle hep şikayet etmek sorun bulmak, stres yapmak ve sağa sola egoist duygularının hedonik bir şekilde tatmini için emirler yağdırırlar. En garibi belki de en gülüncü de çevrelerinde bu tür kişiliklere bakan alaycı ve aşağılayıcı bakışların farkında bile olmamalarıdır. Bu kişiler çevrelerine aldırmaksızın ve çoğu zaman BAS (kalın bağırtkan) sesleriyle ortalıkta çirkin gürültü oluştururlar. Bu çıkardıkları çirkin gürültü kendi acınacak durumlarını görmelerini engeller.
Medeniyet denilen şey, insanların toplumda genel sorumluluk anlayışı çerçevesinde hareket etmeleri, sorunlara karşı mutlak surette tepkili ama bu tepkiyi de sağı solu ezip bozmadan doğal öneri akışı çerçevesinde göstermeleridir. Bilinçli insan tipleri zaten çevrelerinde olan bitenlerin içinde sorunları anında görür ve bu sorunları en hızlı en sessiz ve en sorunsuz şekilde çözmenin yöntemini de gösterebilirler.
Bu satırları niye mi yazdım. Tahmin etmiş olabilirsiniz. Genelde bu tür davranışları sonradan görme sözde sosyete kokoşları, cebindeki paranın kalınlığının dışında hayatında ve beyninde kültür namına bir birikim oluşturamamış maço alaturka erkek tipleri göstermektedir.
Cunda adasında güzel bir manzara eşliğinde yemek yemeye çalışırken ortalıkta bay ve bayan olmak üzere böylesi insan müsveddelerini izledikten sonra bu bayram sonu hafta sonu yazısında olayı sizlerle paylaşma gereğini duydum.
Yemek masasının örtüsünden, duvardaki çiziğe, masanın üzerindeki gazlı fenerin fitilinden peçetenin rengine, garsonun papyonundan yer döşemelerinin rengine, kadar bir dizi sorunlar onca insanın içinde BAS BAS BAĞIRTKAN SESLE zavallı garsona dikte edilmekte, garibim garson da “tamam efendim” taman efendim” dedikçe artan ses tonu ve sertleşen emirler dayanılmaz hale geldi. Ve sonunda pek tabi ki bendeniz patladı.
Tabi ki bu densizlerin tarzıyla değil onlara hal diliyle ders verecek şekilde. Dominant bay ile dominant görünümlü bayanı nazikçe uygun olan kenarda bir yere çekerek gösterdikleri tepkinin yerinin ve kişisinin yanlış yer, zaman ve kişi olduğunu söyleyerek onları işletme sahibinin yanına götürdüm. Ve adrese konuşmalarını sağladım. Bunu yaparak hem kendi huzurumu korumuş, hem toplumun huzurunu korumuş, hem kişileri tepkilerini gösterecek kişiye yönlendirerek yatıştırmış hem de işletme sahibinin az çok eksikliklerini görmesine fırsat yaratmış oldum.
Toplumda bazı hareketlerimiz sinerji doğurmaktadır. Şöyle ki, kışın evinizde kırılan bir ahşap mobilya parçasını çöpe atarsanız, çöp dolar, sobaya atarsanız hem çöp dolmamış hem de ısınmış olursunuz. Bu arada çöpü taşıyacak kapıcı fazladan işten kurtulmuş olur. Ahşabı sobaya atarak üç beş parça yenilenemeyen enerji kaynağı olan kömürü korumuş olursunuz. Yani göstereceğimiz tepki ve davranış bir taraftan bizzat bize kazanç sağlarken ve bizi mutlu ederken toplumsal açıdan da artı değer oluşturmalıdır.
Çok ama çok didaktik olan bu yazımla sizleri sıkmış olabilirim. Ama olaylara getirdiğimiz çözümlerde hem bireysel hem toplumsal sonuçlarını yakalayabilmeyi idealize etmeliyiz.
Esen kalın efendim.