İspanya Adalet Bakanı Mariano Fernandez Bermejo.
Hafta sonu dinlenmeye karar verir.
Arkadaşı, Ulusal Mahkeme Başkanı Baltazar Garson ile geyik avına gider.
Dolaşır, konuşurlar, bir-iki atış yaparlar.
Ertesi gün döndüğünde düşünür:
Gezinin, ‘Hukuka müdahale’ olduğu yorumunu yapar.
Üstelik Endülüs özerk bölgesinde avlanması için lisansı da yoktur.
Para cezası ödeyecektir.
* * *
Çeker beyaz kâğıdı önüne.
Başbakan Jose Luis Rodriguez Zapatero’ya arz eder:
“İstifamın kabulü… “
* * *
Adalet Bakanı M.Ali Şahin, Antalya’da konuşur.
“Hükümetimizle zıtlaşan yerel yönetimler her projesini Ankara’dan geçiremiyor”
Coşkulu kalabalık, alkışlar Şahin’in hoşuna gider.
Ertesi gün, muhalefet ayağa kalkar.
Partisinden dahi ağır eleştiriler alır.
Beyaz kâğıdı önüne çekmez, mikrofona söyler:
‘İlla bizim partililere oy verin, bizim partili olmayanlara oy verirseniz yardım etmeyiz’ demedim.
Özür sınırına yaklaşır;
“Bu anlama gelen ifade kullanmışsam yanlıştır, maksadı aşan ifadedir”
* * *
Ama yine de lafının arkasındadır;
“Lütfen bir siyasi mensubu olarak, yerel seçimlere giderken bunu söylememi de yadırgamayın.
Ne diyeceğim ki?”
* * *
Tarihin en bilinen öğretmeni;
Çinli filozof Konfüçyüs der ki;
“ Bir ülkede adaletin varlığı, kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anlaşılır. Adaletsizliğin varlığı ise kişilerin başına buyruk davranışından anlaşılır.
“Eğitimli insanlar öncelikle adalete değer verir. Eğitimli insanlar, adalet olmadan cesaret sahibi olurlarsa asi olurlar.
Küçük insanlar, adalet olmadan cesaret sahibi olurlarsa haydut olurlar…”