Geçen günde dedim. Ordunun baş düşmanları, milletin baş düşmanları silahlı kuvvetlerinini içine yerleşmişler.
Hayata ve hadiselere farklı bakmak gerektiği düşündüm hep. Medyanı dayattığı kendine devlet süsü vermeye çalışan vatan haini generallerin direttiği gibi değil. Herkesin tıkış tıkış olarak baktıkları pencereyi bırakıp kendimize has özel bir pencereden bakmak gerek diye düşünüyorum. Hem bu vesile ile kendimizin de ne olduğunu veya ne olmadığını anlama fırsatı doğar. Herkes aynı yerden bakıyor veya bakmaya zorlanıyor ise burada laf kargaşası kavram kargaşası kaçınılmaz olur.
Zaten eşyanın tabiatı gereği herkes bulunduğu yerden bakar ve farklı görür. Olması gereken de budur. Ama biz yıllarca koyun gibi önümüzde gösterilen yeşil alanlara başımızı kaldırmadan yürüdük durduk.
Eğitimde temel amaç bazı değerlerin milli kıstas olmasıdır. Yani bir milletin bireyleri ahlak dendiği zaman bireysel ahlak anlayışı değil, milli ahlak anlayışı esas olmadır. O zaman önce bulunduğumuz yeri inceleyelim ne dersiniz? Yani bir adam bu milletin ordusu içerisinde general rütbesine gelir ama camii bombalayacak kadar bu milletin değerlerine düşman olur mu? Bu millete irticacı diyerek birinci derecede tehdit olarak görür mü? BU millet irticacı ise kime karşı tehdit oluşturuyor. YA da siz bu milletin içinden çıkmadınız mı? Bu şerefli Türk milleti bin küsur seneden beri çağlar atlayan, dünya ya medeniyeti tanıtan ve adalet tevzi eden bir millet değil mi?
Ne yani siz benim evladımı askere alacaksınız, sonra onun eline verdiğiniz silahlı bana mı kullandıracaksınız?
Bu sorunu cevabını verin geri zekalılar. Evet siz her türlü hakareti hak ediyorsunuz. Siz vatan hainisiniz. Ama artık bitti o günler. Eğer bu ordu parlamentoya müdahale etsin veya sokaklara insin siz o zaman görün bakalım neler olacağını. “ Şu kadar adamı toplayacaklar ve acımayacaklarmış” Size kim acıyacak? Siz nereye kaçacaksınız.
Evet araya girmem gereken bir konu daha var;
Bu ihtilalcı düşünce taşıyanların polisin elindeki ağır silahlardan neden rahatsız olduklarını sanıyorsunuz? Gerekçeleri ilginç. “ Yetki tek elde olmalıymış ağır silahları kontrol altından tutmaları gerekiyormuş. “ Siz mi ağır silahları kontrol altında tutacaksınız? Polise neden güvenmiyorsunuz* Korkuyor musunuz polisten. Öyle ya suçlu adam korkar. Ben şahsen güveniyorum polise. Polisin güçlü olması hem iç asayiş için gerekli hem de böyle vatan hainlerinin yakalanması için gerekli. Ama bu ordunun kurmay heyetine ne canımı ne malımı ne namusumu ne de vatanımı güvenmiyorum artık.
Bunlar Türk ordusunun mensubu olamaz. .
Şu halde bakın. Milletin kahır ekseriyetinin karşısında ona düşmanlık eden ve düşmanca komplolar hazırlayan küçük bir azınlık. Adamın sırtında general rütbesi var. Hasbelkader general olmuş bunlar.
Belki de normal hayatta önüne on eşek katsanız dokuzunu kaybeder sadece bindiği eşek getiri bunarlı eve. Ama adam general. Uzaktan bakarsanız gururla duruyor. Ama niyetleri nedir ne değildir belirsiz. Nasıl güveneceğim ben evladımı bunlara? O noktaya gelinceye kadar yemedikleri halt kalmamış. Kaldı ki gerçek bir dış tahdit olsa bu hainler herkesten evvel kaçarlar. BU adamların saygıya değecek en küçük bir işe yarar tarafları yok. Bu memlekete değil kendi ideolojilerine hizmet etmişler. Kendi inançlarının ise bu milletin ruh kökü ile alakası yok.
Bunlar Müslüman değil, bu kesin. Ancak bunlar Türk’te değil.
Bu ülkede; Laiklik ve cumhuriyet tehlikede diyerek Hukuk adına hukukun ırzına geçenler Siyaset adına siyasetin içine edenler var değil mi? Diğer taraftan herkes vatansever. Ancak vatan sevgisi diyerek memleketi iç savaşa çekenler yok mu?
Laik Cumhuriyet diyerek, sanki bu ikili ayılmaz parçaymış gibi Laik despotluk kurmaya çalışanlar yok mu? Laik devlet yapısında olabilir. Ancak laik devlet bireyler in inanç özgürlüğüne müdahale etmez. Tam tersi bireylerin diğer kişinin inancına müdahale edeni engeller ve kişi hak ve özgürlüklerini korur. Ama Laiklik bu ülkede bir din gibi algılanmış ve Müslüman’ın inancına saldırmaya başlamıştır.
Bunu inkar etmek mümkün mü? Dedim ya, herkes kendi zaviyesinden bakar olaylara. Böyle olması da tabiidir. Ben bu ülkede Müslüman Türk kimliği adı altında Yahudilerin ve azınlıkların hâkimiyet sağladıklarını düşüyorum. Bu kişilerin iş dünyasında siyaset dünyasında ordu içinde dış işlerinde ve ciddi bürokraside yıllardan beri ülke insanına kan kusturmak için ellerinden geleni yaptıklarına inanıyorum. Ülkenin hem ekonomisini batırmışlar hem kaos üreterek kardeş kardeşe kırdırmışlardır.
Bu silahlı kuvvetler en kısa zamanda hizaya getirilmeli. Yeni çeri ocağından da beter hale gelmişler. İdam cezası tekrar uygulamaya alınmalı ve Talat aydemir gibi bu milletin ordusu içinde bu millete komplo düzenleyenler idam suçu ile yargılanmalı.
Rus ordusunda modernleşmeye karşı çıkan muhalefet yok. Generaller ile itirazlarını sessizce dile getiriyorlar. Ama bu işi Türkiye de yapın görelim. Ne elde laiklik kalır ne de Cumhuriyet.Hepsi tehlikeye girer. CHP lideri koltuğunun altına aldığı gibi dosyalarlarla anayasa mahkemesinin kapısını çalar. Öyle ya tel tutacakları dal kaldı o da ihtilalcıların çıkarttığı anayasaya sarılmak. Anayasa mahkemesi ise ayrı bir ihanet yuvası. Ülkenin kaderi sanki 11 kişinin elinde. Milelt adına karar veriyormuş.Sevsinler. O zaman gelin millete bakalım bu millet baş örtüsü konusunda birkaç sapığın verdiği karara mı uyacak.
Demokrasi diyerek insan haklarını çiğneyenler. Şu hale bakın. Camiiler bombalanacak, kendi uçaklarımız düşürülecek. Öfkelenen halk kurşunlanacak. Kim veriyor nu yetkiyi size hainler. Alkış tutacak medya hazır. Ama unutulan isimlerde var. Veya gizli tutulan diyelim. Ancak en fazla dikkatimi çeken isimler Yaşar Nuri Öztürk, ve, Zekeriya Beyaz oldu.
Ne güzel bu ikilinin olduğu yerden hayır gelmez. Sanırım Balyoz bu sebeple taşa çarptı. .