Başkaları İçin Yaşayanlar…

Beğenilmek, takdir edilmek ya da anlaşılmak çok güzel…

Ama bu çok önemli değil aslında. Şayet biz kendi bilincimizin ön saflarındaysak ve fikirlerimiz yeniyse tekâmül etmek burada zorlaşabilir.

Siz yeni bilincin ön saflarındaysanız takdir edilmek de tekâmül etmiş kişilerin hakkı diye düşünüyorum.

Bir kere takdir edilmek için nelere bağımlıyız bunu düşünmeliyiz. Hangi alışmış olduğumuz programlarımıza bağımlıyız?

Bu bağımlılıklarımızdan kurtulmamız gerekir öncelikle… Onlar bize mutluluk yerine ne veriyor bunu gözden geçirmemiz gerekir. Onlarla ya da onlarsız mutlu olmayı öğrendiğimizde hayatımızı kontrol etmeyi öğrenebiliriz.

İşte o zaman özgürsünüz!

Dünyadaki işlerimizin en etkin bir şekil almasını istiyorsak başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü endişesini ortadan kaldırmamız ve bu endişeyi kendimizden uzak tutmayı öğrenmeye ihtiyacımız olacak öncelikle.

Kim ne düşünürse düşünsün dert etmemekten söz ediyorum. Tabi ki onların fikirleri önemli ama özgürlüğümüzü kısıtlamamalı bu görüşler.

Bizim bilincimiz ön safhada olmalı. Bireylerin kendilerine sahip olamamaları ve başkası için yaşamaları bu gün bu yanlışlıkların yaşanmasının en büyük sebeplerinden biridir.

Övgü ve onaylanmak ihtiyacı duyduğumuz sürece farkındalığımızı kazanmamız zordur.

Başkalarına bağımlı olmak her yeni fikirlerde kendini tehdit altında hissetmek ve kuşku altında kalmak anlamındadır.

Ve bu durum her daim eleştiri almaya aday tutar sizi. Kendinizi diğer insanların tepkilerinden eleştirilerinden kurtarmak istiyorsanınız eğer; iç dünyanızdaki duygularınızı ölçmeyi öğrenmeniz gerekir.  

Kişisel hırsları bırakmak çok önemlidir. Kararınızı verirken yaptığınız şeyi yapmakla ne elde edeceğiniz değil, bu size olduğu kadar başkalarına ne hayır getirecek buna dikkate almanız ve bundan emin olmalısınız.

Bu çok önemli… Yani kişisel hırsları terk etmek… Göreceksiniz ki bütün iyi şeyler size gelecektir. Kendimizi daha yüksek planlara ayarlayarak ve onu izleyerek

Yaptığınız ne ise işinize ilgi ve çelişki duyan insanların sayısı hakkında endişe duyulduğunda endişe başlar. Bu konuda endişe duymadan hareket ettiğinizde iç rehberinizin sesini duyacaksınız ve çalışmalarınızdan yalnız siz değil diğerleri de faydalanacaktır.

Sizin çalışmanızdan bir kişinin bile faydalanması yüz yararlanmayan insandan iyidir. Yarar görmüş bir kişi başka bir kişilere ulaşacağı kesindir. Ve bu bir yararlı güçtür.

Kendimizi bir konuda ispat etmeyi sağlamak için çırpınmayın. Bundan sıyırın kendinizi. Evren o kadar mükemmel ki. Başarısızlık diye bir şey yoktur. Başarısızlığı biz kendimiz düşüncelerimizle yapıyor ve oluşturuyoruz. Başkalarını kendimizden daha fazla dikkate alarak…

Hiç zaman kaybetmezsiniz. Zaman her şekilde telafi edilebilir. Kendinizi endişelerden uzak tutmanız her şeyin mükemmel bir şekilde yürüdüğüne inanmanız size bir güven armağanı olarak dönmelidir.

Armağanınız her zaman iç dünyanız olursa, o sahip olacağınız ve sahip olmak için çırpındığınız şey kendiliğinden size gelecektir emin olun.

Kendimizin iç dünyası ve dış dünyayla bağlantımızı nasıl sağlıklı tutarız devam edeceğiz.

Kendimize armağanımızın,”iç gücümüzün” hissedilmesinin olması dileği ile…

print

Bir cevap yazın