Emperyalist Batının Doğuyu sömürmeye devam etmesi için, gelişmekte olan ülkelerin, iç birliğini dinamitlemesi gerekiyor.
Bunun için kullandığı toplum mühendisliğinin bileşenleri değişmiyor.
Bu bileşenler;
1- Etnik ayırımcılığı kullanmak,
2- Varsa sınıf çatışmasını körüklemek,
3- Sol-u özgürlük, demokrasi ve eşitlik adına kullanmak. Ama hiçbir zaman iktidar olacak güce ulaşmasını istememek,
4- Feodal gericiliğin arkasına geçmektir.
Bu bileşenlerin kullanılması, Batı için “amaca ulaşmada her yol mubahtır” anlayışından kaynaklanıyor.
Yoksa Batı burjuvazisinin, kendisinin zıddı olan kolektivizmi, ya da sol’u kullanması kendi varlığına aykırıdır. Ya güçlenirde Çin’deki gibi iktidarı ele geçirirse.
Batı burjuvazisi için esas olan, hedef aldığı ülkenin birliğini bozmaktır. Aynı bakış açısı ile feodal ideolojinin destekçisi olması da anlaşılır bir şeydir. Aynı anda hem sol örgütleri, hem de feodal ayrıcalıkları kullanması tamamen kaos-a oynadığını bize gösterir.
Bunları biz uydurmuyoruz. 1099 ilk Haçlı Seferinin başladığı günden beri, Batının uyguladığı metotlar olduğunu Batı merkezli tarih kitapları yazıyor.
Doğuya karşı yapılan Haçlı Seferlerinden önce, Avrupa’da oluşturulan fikri hazırlığın çok üst düzeyde olduğunu görüyoruz. Avrupa’nın kendi içindeki ideolojik propaganda, başlangıçta, Hıristiyanlığın yaygınlaştırılmasına dayandırılsa da, asıl amacın Doğunun zenginliklerini Batıya taşımak olduğunu şimdi çok açık bir şekilde anlıyoruz.
Şimdilerde, kendi çıkarlarına uygun ideolojiyi, Doğuya dayatması, gene aynı amaca yöneliktir.
Propaganda gücü ile ele geçiremediği ülkelere doğrudan savaş açarak (Haçlı Seferi yaparak) yoluna devam etmektedir.
Batının Afganistan’a yaptığı Haçlı Seferinde Türklerin ne işi var, bunu bir tek Müslüman’ın kendine anlatabildiğine inanmıyorum.
Bize demokrasi satan işbirlikçiler, aslında Batının ideolojisini bize satmaktadırlar. Gerçek demokrasinin(halkçılığın) bununla hiçbir ilgisi yoktur.
Yazının başında toplum mühendisliğinin bileşenlerini hatırlatmıştım.
Batının Türkiye’de yaratmaya çalıştığı kargaşanın, önüne geçebilecek tek kuvvet olan, Orduya yüklenmeleri tesadüf değildir.
Batı elde edeceği ülkenin içinde yerince işbirlikçi zümre yaratmadan, bir hareket yapmaz.
Batı Fitnetullah ve bölücülerin yeterince güçlendiğini düşünüyor.
Siyasi iktidar, kendilerine her yardımı yapıyor. Geriye bir tek Ordu kaldı. Onun içinde nifak yaratmak, Batının şimdiki birinci görevidir.
30 Ekim 1918 de dağılan Orduyu bile yenemeyen Batı ve içerideki işbirlikçiler gene bir ders alacaklar gibi görünüyor.
29.6.2009, bulentesinoglu@gmail.com