Bedelini Ödersin İsrail-Mossad

Bedelini Ödersin İsrail-Mossad

İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’u alçak bir koltuğa oturtmakla gündem birden değişti. Değişmeliydi de… Zira Ülkemiz başını İsrail’in MOSSAD’ının çektiği uluslar arası fitne üretme merkezinin entrikalarıyla pek çok badireyi atlattı. Atlattı ama nelere mal olduğunu son 15 yıla bakarak öğrenebiliriz.

İsrail kendi iç çekişmelerini Türkiye’yi temsilen Başkentlerinde bulunan büyükelçimiz üzerinden sürdürdüler. Bu birazcık da olsa ileriyi gören Devlet adamlarının düştüğü durum değildir. Zira ülkelerin onuruyla oynamak ciddi bedelleri beraberinde getirir.

“Ben söylememiş miydim” demek ve haklı çıkmak çok da haz aldığım bir şey olmamakla beraber “ciddi” olarak vakıf olduğum bilgilerin yılı bulduğu ve bunları yaklaşık dört ay önceden paylaştığımı ifade etmeliyim.

Türkiye İsrail ve onun destekçileri olan “derin dünya” tarafından ciddi bir tehdit olarak algılanmaktadır. Bu algının yanlış olduğunu iddia etmiyorum; tam aksi doğrudan öte bir gerçektir.

“Erler Diyar”ının “erleri” MOSSAD ve işbirlikçilerinin çirkin stratejilerini uzun yıllardır bildikleri için mahzenlerde aldıkları kararlarının başta Filistin halkı olmak üzere Türkiye gibi potansiyel caydırıcı gücü olan bir ülkeyi (en azından siyaset-yönetim bazında) hegemonyalarına almak sevdasındaydılar.

“GAME OVER” diyen “can”ların elbette bir bildikleri vardı. Boşuna böyle bir “manşet” atılmazdı “değerini fark”eden(ler) tarafından. (Şimdi avazım çıktığı kadar bağırarak “HAKLISIN, HAKLIYDIN CAN” demek istiyorum)

Evet, MOSSAD kendi kuyusunu kendi elleriyle kazdı, kazmakla kalmadı kuyunun başında düşüşünü hızlandırmak için tepinmektedir.

Arapça ifadeyle;

Sümme…

MOSSAD “fare” gibi besleyip piyasaya sürdükleri insan kılıklı zavallı durumdaki soytarılarla Güney Doğu bölgesini kontrol altına alıp buradan daha ağır darbeler indirmek istiyorlardı. Ancak Tel Aviv hesabı “erler Diyarı”ndan döndü.

Bütün bunlar yaşanırken hükümetin ve özellikle Sayın Başbakan’ın duruşu “ahd”e vefanın en erdemli numunesiydi. Burada siyasileri övmekten imtina etmekle beraber Sayın Başbakan ve Sayın Dışişleri Bakanını “asil duruş”larından dolayı “yüreklerden” kutlamak istiyorum. Bu “yüreklerden” kendimle beraber birilerinin de kutlaması yerinedir.

Ey MOSSAD ve kirli işbirlikçileri! bu kutlamayı anladınız değil mi? Peki kim kaybetti?

“Onur”la ve “Onur”lu duranlar mı? Yoksa “çocukça” duygusallığa aldananlar mı?

“Onur” kaybetmedi hiçbir zaman;

Sadece zaman kaybetti ki onun da telafisi mümkündür.

Bakın Sayın Cumhurbaşkanı da “Onur”dan yana tavrını açıklamıştır. Duymadınız mı?

Siz hep kaybetmeye mahkûmsunuz; Yahudi değil, İsrail vatandaşı değil siz kirli bir dünya arzulayan ve bunun için her türlü pisliği sevap gören Siyonist anlayışın temsilcileri kaybedecektir.

İbrahim KARAGÜL’ün nefis ifadesiyle:

“Bugünden sonra, Gazze’ye, Lübnan’a yönelik her hangi bir saldırının sebebi Hamas ya da Hizbullah olmayacaktır. Siyasi anlamda tükenen, bölgesel nüfuzunu büyük oranda kaybeden, köşeye sıkışan, Türkiye’nin yapıp ettikleriyle elindeki kartları birer birer kaybeden İsrail, bu durumdan kurtulmak, yeni bölgesel ortaklığı sabote etmek için kriz çıkarmayı deneyecektir…”

İsrail vatandaşları ve hangi dinden olursa olsun insan olan herkesin huzur be barışını esas alıyoruz. Bütün insanların adil, eşit, özgür olmalarını arzu ederiz. Hem de evrensel ve vazgeçilmez haklarına kavuşmasıdır isteğimizdir. Bunu işinize gelmediğin çok iyi biliyoruz.

Bir şeylere tahammül ediyorsak sebebi var yoksa

Efelenmek haddin değil;

Böyle biline…

print

Bir cevap yazın