Mehmet Serdar VURAL
MAVİNİN GÖLGESİ
Gündemin en sıcak maddelerinden biri ergenekon davası. Tam bir körebe oyunu. Kim suçlu kim değil meçhul, savunan basın, acayip önemli, devlet düşmanlığı yapılmış havasında tozu dumana katıyor, karşı çıkan basın haksızlık yapıldığını, saptırıldığını, siyasi emellere alet edildiğini söylüyor ve bu medya gruplarını takip eden yurttaşlar da tüm söylenenlere yürekten inanıyor. Ve yıllardır üstünde titizlikle çalışılan, 1950’den bu yana aşama aşama mükemmel bir biçimde uygulanan Türkiye’yi parçalama senaryosu önemli dönemeçlerinden birini daha dönüyor.
Bu senaryo uygulanırken, her önemli projenin uygulanmasında ortaya çıkacağı gibi bazı sorunlar ortaya çıktı ama ustalıkla çözüldü veya çözüldüğü sanıldı. Bu aksaklıktan birşeyler çıkartmak isteyen, birilerine ulaşmaya çalışanlar zaman içinde hedef gösterildi, en adi suçlarla itham edildi ve sindirildi. Evet , tahmininiz doğru; bu aksama Susurluk olayı idi.
1950’den bu yana okuyan, soru soran, biraz araştıran kim varsa hayatı karartıldı, ve soru sormayan, araştırmayan, korkak, televizyonla, baldır bacakla, düzeysiz yarışma programlarıyla sadece kendini, kendi mutluluğunu, para kazanarak elde etmeye çalışan bir toplum oluşturuldu. Ve oluşturulan bu toplum yavaş yavaş, zayıf yönleri kullanılarak, düşünce ve inanç sömürüsüyle bugünlere getirildi. İstenen kısmen başarıldı. Artık Türkiye’de Atatürk’ü ve O’nun Cumhuriyet anlayışını benimsemeyen, karşı çıkan, Türkiye’nin eyaletlere ayrılması gerektiğini savunan, önce kendisine Atatürk’çü süsü verip O’nu peygambermiş gibi anlatan, öğreten, sonra karşı tarafa geçip Atatürk’ü peygamberle kısaylayan, Atatürk’ün bir ayyaş, kadın düşkünü zayıf kişilikli biri olduğunu ispatlamaya çalışan, birkaç tane farklı gibi görünen ama aslında aynı sonuca hizmet eden azımsanmayacak miktarda grup ve kişiler var. Susurluk gibi elde olmayan ortaya çıkan ama telafi eilmeye çalışılan hatalar ve ergenekon gibi iyi hazırlandığı sanılan ama uzaktan hiç de öyle görünmeyen ayak oyunları, çeşitli öc alma senaryoları, istenen sonuca ulaşılması için atılmış adımlar. Yavaş yavaş sonuca ulaşılıyor ve Türkiye parçalanıyor!
Belki de ben abartıyorumdur ama eğer böyle birşey olursa yani Türkiye Cumhuriyeti tamamen işlev dışı bırakılır ve şu anda seçenek olarak görünen “çözümler ! ! !” gündeme gelirse ne olur? Yani kürdistan bir yanda, diğer yanda Türk (İslami) Osmanlı Devleti veya buna benzer birşey, Ermenistan’ın istediği toprak, ve artık ondan sonra kim ne hak iddia ediyorsa o . . . Peki sonra? Herkes mutlu mu olur? İşin sihri gerçekten burada mı? Yoksa yıllardır özenle insanların akıllarına yerleştirilen bu ütopik düşünceler gerçek mi? Yani Türkiye toprakları gibi önemli toprakların bulunduğu bir bölge, egemen güçlerin kontrolü olmadan, özerk, hür ve istedikleri gibi bir hayat süreceklerini mi düşünüyorlar? Yani ABD sizden hamallığını yapmanızı istemeyecek öylemi? Boğazların, madenlerin, sanayinin, eğitimin, sağlığın, adaletin, sanatın egemenliği ellerinize bırakılacak? Yani ne Fransa ne İngiltere ne diğer Avrupa ülkeleri sizi barbarlıkla suçlamayacak, sorumlu tutmayacak, sizinle iş yaparken sizin çıkarlarınızı da kendi çıkarları kadar gözetecek öyle mi? Ve siz bu bölgede kürdistan, Osmanlı Cumhuriyeti ( Devleti yada buna benzer birşey) kuracaksınız???
SAKIN BİR DAHA KARL MARKS’A HAYALPEREST DEMEYİN OLUR MU?
Sizce Atatürk neden Osmanlı’yı devam ettirmedi?
Niye Kurtuluş Savaşı’nı planlarken müslüman-gayrimüslim-Türk-Ermeni-Yahudi ayırmadı? Niye elinde müthiş bir güç varken bu toprakları şimdikilerin istediği gibi bölmedi?
Niye tamamen kendi egosu doğrultusunda bir sistem oluşturmak varken nankörlüğün gözüne vuran şimdiki kuşakların yetişmesine göz yumdu?
Ergenekon mu? Ancak güler geçerim!
Önüne atılan leziz kemikle uğraşan bekçi köpeği, tabiki koruduğu evin soyulduğunu anlamaz.
Mavi günler