Havalandırmanın yıpranmış beton zeminine gözleri yine daldı..
İrili-ufaklı, rengi olmayan harç taşlarını insanlara benzetti.
Onların arasında kendisinin olduğunu düşündü..
Donuk, işlevsiz, basılmaktan başka hiçbir işe yaramayan…
Bugüne kadar kimler üzerinden geçmişti?
Kendisi gibi kaç kişi zemine bakıp, yaşamının muhasebesini yapmıştı?
Kimler pişmanlık duymuş, kendini yargılamıştı?
Beton zemine daha dikkatli baktı, geçmişi film şeridi gibi önünden aktı.
* * *
Ne güzel yaşantısı vardı.
Seven bir eşi, sırtını dayadığı resmi bir işi ve dünyalar güzeli bebişi vardı.
Okuma çağının da başına gelmişti.
Kocasının geliri, kendi maşıyla gül gibi geçinip gidiyordu.
İşyerinde arkadaşları seviyor, kendisine ilgi gösterildikçe herkese yardım etmek istiyordu.
İyi niyeti namı, güler yüzü simgesi olmuştu.
Taa ki, bir sabah polisler evinden apar topar götürünceye kadar…
* * *
Dairesinde, imza, yönetim yetkisi verilmişti.
Müdürü hiçbir şeyi imzalamaz onuna önüne koyar, ‘esas patron sensin’ derdi.
Daha üst kademeler, hatta en üst makam bile bir işi ona yönlendirir olmuştu.
Kapısının önü hep doluydu.
Kurum adına imza attıkça, işleri yoğunlaşıyordu.
Bazen tereddütte kalıyor ama üst katta gelen telefonla yine onay veriyordu.
Nereden bilecekti ki, attığı her imzanın, yaşamını karartacak çizgi olduğunu?
* * *
Sabahın ilk ışığında evden alınırken anlayamamıştı.
Sonra belge verdiği bazı kişilerin de kendisiyle götürüldüğünü gördü.
Emniyet’in kapısına geldiğinde kamera ve fotoğraf makineleriyle tanıştı.
Savcılığa giderken bir daha karşılaştı.
Cezaevi aracına binerken ne olduğunu anladı.
Akşam televizyon, sabah gazetelerde kendini gördüğünde ise demir parmaklıklar arkasındaydı.
(….)operasyonuyla tutuklu zanlıydı.
* * *
Kirli beton zemine bir daha baktı.
Aylar geçmiş arayan olmamıştı.
Çocuğu burnunda tütüyordu.
Kocası çırpınıyor ama serbest kalması için yetersiz kalıyordu.
İmza attıranların hiçbiri yoktu.
Hepsi, her şey birleşince içinin acıdığını hissetti.
İlk kontrolde, kötü hastalığın teşhisi de konuldu
* * *
Yitirilen o kadar çoktu ki…
Onur, sağlık, mutluluk, gelecek.
Çıkarılacağı ilk mahkemesi önümüzdeki ay.
O, hâlâ beton zemine bakıyor…