Şimdiye kadarki yazılarımızda, genel olarak, kağıdın sonunu, kitapların sonunu, sendikaların sonunu, demokrasinin sonunu sosyal bilimlerin sonunu yazmıştık. Zamanın aritmetik, teknolojinin geometrik olarak ilerlediği bu gelişim ve değişim sürecinde aynı sonları zaman zaman fırsat buldukaça dile getirmeye devam edeceğim.
Daha önceki sosyal bilimlerin sonu başlıklı yazım önemli ölçüde tepki çekmişti. Hatta bu konuda meslektaşlarımdan hayli eleştiri almıştım. Ama ben aynı söz sav veya iddialarımda ısra etmeye devam ediyorum.
Bu gün için ister kabul edelim ister etmeyelim, sosyal bilimlerin özellikle iktisadi idari bilimler alanında özellikle teorik alanlarından başlamak üzere bu süreç hızlı bir şekilde balamış, her yeni üretilen bilgi veya cümle eskisine göre çok daha kolay ulaşılabilir bilgi yığınının içinden çekildiğinden bilgi paylaşımı ve kütlesi arttıkça özgünlük ters orantı olarak azalmaktadır.
Zaman arttıkça bilgi kütlesi arttıkça kağıt bası kitapların sayfası artmakta, her gün yeni yayınevleri doğmak. Adeta kağıdın ve kitabın son beş yılını doya doya yaşamak için alabildiğince matbalara hücum edilmektedir. Bir çok yayınevi ansiklopedilerden ve temel eserlerden başlamak üzere hacimli eserleri dijital ortamda takdim etmeye başladı bile.
Bu bilgiyoğun ortamda ben bile yazdığım bir yazıyı google da arattığımda bilgim dışında kopyalanan, devşirilen kaynakları gördükçe şaşırmkatayım, yazımarımın aynen aktarılanlar hariç devşirilen intihale uğrayanlarıyla yapacağım hukuksal mücadeleyle nasıl başedeceğim.
Bu konuyu “Dijital / Sanal Dedektiflik” başlığını vereceğim ayrı bir yazı konusu olarak yarın kaleme alacağımı bildirip başlık konusuna dönmek istiyorum.
CYBERSAPIENCE TOPLUMUNDA EĞİTİM:
Cybersapience (bilgiötesi) toplumunun genel özellikleri konusunu önceki yazılarımda çokça belirtmiş olduğumdan buna girmeyeceğim.
Cybersapience toplumunda eğitim denilen bir olgu aslında olmayacaktır. Çünkü bu gün eğitim kavramı ile genel olarak bir süreç dahilinde yapılan bir faaliyeti kasdetmekteyiz. Hemen baştan belirtelim ki, bu dönemde başlı başına okulun, eğitmenin, kitabın, dersliklerin anlamı olmayacaktır. Bu gün için daha başında olduğmuz interaktif eğitim zamanla daha da gelişecek ve verilen bilgiler çok daha sistematik dijital kalıplara sokulacaktır.
Bilgi ötesi toplumunda bu gün adına okul dediğimiz fiziksel mekanlar sadece ve sadece örgün sosyal etkinlik mekanları haline gelecektir. Hatta organik çiplerin insan metabolizmasıyla uyumlaştırmak için kullanılan rehabilitasyon alanları haline gelecektir.
EĞİTİM SÜRECİ Mİ EĞİTİM SEANSI PERİYODU MU?
Eğitim bu gün itibarıyla bir süreç olarak algılanmakta. Bilgi ötesi toplumunda eğitim süreç olmaktan çıkarak seans veya periyot olarak algılanacaktır.
Kullanılacak sistematik yarı programlanmış bilgiler bizzat kişilere yükleme yoluyla yapılacağından bu bilgilerin metaboliizmanın bütünüyle özelde de beyinle, sinir sistemiyle uyumu konusunda yükleme (uploud) üniteleri senslarla çalışacaktır. Bu seanstan çıkan bireyler bu günün okuluna benzer rehabilitasyon ünitelerine gönderilecektir. Bu üniteler bu günkü anlamda ne okula, ne derse benzeyecek, tamamıyla bireylerin kendi aralarında yeni yüklenen bilgileri kullandıkları sosyal etkileşim alanı olacaktır.
Şimdilik bunlarla yetinelim. Yarın Dijital / Sanal Dedektiflik konusunu işleleriz.
Esen kalın efendim.