Herkes bunaldı.
Müteahhidi, bürokratı, esnafı, başkanı, yazanı, okuyanı…
İzmir’in metrosu kabak tadı vermeye başladı.
Ne var ki…
Yapımı üslenen firma, “Her an çökebilir” uyarısını yapınca,
Büyükşehir Belediyesi de, “Halkı galeyana getirecek iddialar” karşılığını verince kayıkçı kavgasına bulaşmak farz oldu.
Bunun adı;
Durumdan vazife çıkarmak değil, vazifeden duruma bakmaktır
* *
Maliyetini unuttuk.
Hukuki sorunlarını sildik.
Siyasi yönünü “ilgilendirmez” dedik.
Bölge halkının çilesini ‘kader’ saydık.
Geleceğini sorgulamayı bıraktık.
Allah’a havale edelim derken…
Parasını, itibarını ve çalışmayı sıfırlayan firmanın ürperten açıklamasına bakmayı görev bildik.
* *
İşin ustasına sormak gerektiğinden, metronun Üçyol-Bornova hattını gerçekleştiren, dünyaca ünlü Yapı Merkezi’nden rica ettik:
“ Doğru mu, çöker mi?”
Verilen yanıt: Kazı sırasında püskürtme beton ve iksalarla teşkil edilen kaplama geçici niteliktedir. Belli bir süre sonra beton kaplama yapılmazsa çökmeler olabilir.
Kaplama yeteri kaylıkta yapılırsa 5-7 yıl gidermiş.
İyi yapılmayanlar ise risk altındaymış.
* *
Büyükşehir Belediyemiz ise ısrarlı.
Resmi açıklamalarla ‘sorun’ olmadığını ilan ediyor.
Ama nedense ayrıntı verilmiyor.
Tünel içindeki suların belediye ekiplerince pompalanarak deşarj edildiğini bildiriyor.
Altına da ekliyor:
“Sorumsuzca açıklamalar yapan, halkı galeyana getirecek iddialarda bulunan firma ile ilgili gerekli yasal yollara başvurulacaktır”
* *
Gel de, tünellerin üzerinde oturan binlerce kişiye anlat, ikna et.
Yönetimde şeffaflık, netlik varsa, müşavir projenin ne olduğu, denetçi mühendis raporları açıklanır, yürekler rahatlatılır.
Belediye bunu yapamıyorsa, valilik belki destek amaçlı inceleme başlatır, sessiz kalan meslek odaları koordinasyon kurulu ‘bir de biz bakalım’ girişimini gösterir.
Belki de ‘ortak akıllı kriz masası’ kurulur.
* *
Sahi…
Bu kriz değilse, İzmir’de kriz nedir?