İzmir’in Göztepe semtinde oturuyorsunuz.
Bir misafiriniz gelse ve istese:“ Karşıyaka’yı özledim. Akşam orada demlenelim…”
Ne diyeceksiniz?
* *
Sıkıntıyla, biraz utanarak;
‘Ama saat 23.00’de döneriz…’
‘Geç saatlere kalamayız…’
‘Tek mekâna gideriz… İkincisi olamaz’ demek mi?
Veya dobra dobra söylemek:
‘Orada içkili yerler 23.30 da kapanıyor’
Her ikisi de şaka gibi.
Ne yazık ki; acı gerçek.
* *
Karşıyaka Belediyesi’nin kararı, sıkıyönetim bildirisi gibi:
– Eğlence yerleri, içkili restoranlar hafta içi saat 23.00, hafta sonu 23.30 da kapanacak.
– Kapanış saatinden yarım saat önce servis kesilecek.
– Saatinde çalışanlar dâhil herkes terk edecek.
– Uymayanlar Kabahatler Kanunu’na göre ceza yiyecek, tekrarında faaliyeti men edilecek
– Kolluk kuvvetleri her akşam kontrol edecek.
* *
Karşıyaka 1928’de bucak, 1954’de ilçe ilan edilmiş.
Öncesi, sonrası tarihinde böyle yasak yok.
Tanrı vergisi güzelliğiyle özgürlüklerin toprağı olarak anılmış, isim yapmış.
* *
Hangi akla hizmet, fikre itaat ise…
Belediye Başkanı Cevat Durak görevinin 6’ncı yılında yasağı getiriyor.
Denetim, uzlaşma yerine yasak!
Son derece kararlı:
“Herkes uyacak, taviz yok…”
Bu laftan sonra ‘çağdaş, yaşanabilir, haklara saygılı Karşıyaka‘ hatırlatmasına gerek yok.
Beğenmezsen kepengi indirir;
Kabul edersen gözleme- ayran satarsın.
Yersen!
* *
Merak ediyorum…
Bu kararı, ilçede kaymakam, İzmir’de Vali alsaydı ne olurdu?
Kimler ayaklanır, bayrak-pankart- yürüyüşler kaç hafta sürerdi?
İçişleri Bakanı’nın istifası istenir…
Başbakan İzmir düşmanlığıyla suçlanır…
“Türkiye laiktir, laik kalacak…” diye bağırmaz mıydık?
* *
Eğri oturalım, doğru konuşalım.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
Erdal İZGİ/24 Ocak 2010
**************************