Boynuzlu

Bilindiği gibi, 24 ocak 2004 yılında Başbakanımız Tayyip Erdoğan, ABD ziyareti sırasında dünyaca ünlü “Amerikan Musevi komitesi” ( Anti Defamation League =ADL = Ayrımcılıkla ve İnkarla Mücadele Birliği) isimli bir örgütten,”Yahudi cesaret ödülü” olarak nitelenebilecek bir ödül almıştı. Ödül’ün ismi: “Davud’un boynuzu”. Bu ödül’ü İslam dünyası içinden alan tek kişi sayın başbakanımız.

Ödülü aldığında yaptığı konuşma ise şu şekildeydi : “Musevi düşmanlığı utanç verici bir akıl hastalığının tezahürüdür, katliamla sonuçlanan bir sapkınlıktır, sapıklıktır… Soykırım, etnik temizlik, ırkçılık, İslam düşmanlığı, Hıristiyan düşmanlığı, yabancı düşmanlığı ve terörizm geçmişten bugüne kadar devam ede gelen kötülüğün farklı yüzleridir… Başka dinlere hoşgörü göstermek bize Peygamber mirasıdır… Musevi düşmanlığının Türkiye’de yeri yok…”

8 ağustos 1993 tarihinde yörünge dergisine yaptığı röportajda ise şunları söylemişti : “İsrail, zihniyet itibariyle insan denilen mükemmel varlığı,varlık sebebi dışında tanımlayan emperyalist, şovenist bir anlayışın ifadesidir. Türkiye’nin İsrail’i tanıması tarihimiz açısından ciddi bir talihsizliktir.Bizim tarihimize sürülmüş bir kara lekedir…

Ortadoğu’daki kanser mikrobu olan bu zihniyeti sulamak, beslemek kadar büyük bir zulüm olamaz…İsrail’i devlet olarak tanımıyorum.”
11 yılda nereden nereye.Bakıyorsunuz bu süreç içerisinde Türkiye’deki tüm şeker fabrikaları İsrail kökenli şirketlere satılmış. Neden ?

Bilindiği gibi dünyada şeker pancarından şeker üreten ve bunu rafine eden birkaç ülke arasındayız.Yani (eskiden) bizim ürettiğimiz şeker,dünya piyasalarının bir hayli üzerinde bir fiyata mal olmakta,böyle olunca da dünya piyasalarında rekabet şansı oldukça düşük.Buna rağmen İsrail kökenli firmalar neden satın aldılar bu fabrikaları?

Eti maden genel müdürü Orhan Yılmaz, “Bor ve şeker üretiminde proses aynı”.Yani bir şeker fabrikasını küçük bir iki tadilatla bor madeni işleyebilen bir fabrikaya dönüştürmek gayet kolay.Böylece yılda 113 gün çalışan fabrikaları tam kapasite ile çalıştırmak mümkün olabilecek diyor.Bu fabrikaları satın almak istiyor kurumu adına,fakat hükümet vermiyor.

Bor madeninin,Türkiye için önemini bilmeyen yoktur.Hemen hepimize bir dolu slayt gösterileri gelmekte bu konuda.Önümüzdeki yıllarda dünya enerji piyasalarının vazgeçilmez bir ürünü.Ve biz bu fabrikaları kaldırıp İsrail kökenli firmalara neredeyse beleş verdik.

Yok ya o kadar değil, beleş vermedik.Biz onlara şeker (Bor) fabrikalarımızı verdik onlar da bize boynuz.Allah kimseyi boynuzlu yapmasın.Elin adamı verir boynuzu,çalar tüm gelecekteki güzel güzlerinizi.Kalın sağlıcakla…

Meraklısına not : Bor madeni başlı başına bir enerji kaynağı değildir. Hidrojenden elde edilen enerjiyi bağlamakta kullanılan bir ara maddedir.

print

Bir cevap yazın