Bu İşte Bir Domuzluk Var Ama Ne

Domuz gribi salgını ve domuz gribi aşısı ile ilgili tartışmalar bütün hızıyla devam ediyor. Başrollerde domuz gribi var, domuz gribi aşısı var ve bir de ben varım.

Heeyt, ben de artık Miss Piggy kadar ünlüyüm!

Şaka bir tarafa (ilerde devam edeceğiz) bir ‘bilim erkeği’ (!) olarak herkesin doğru bildiği şeylerden bile şüphe duymak ve her zaman ‘Acaba bu gerçekten böyle mi’ diye sormak zorundayım. Bu soruyu sormayan bilim adamı değildir, hatta bilim kadını bile olamaz (Bu bir şakadır, hanımlar hemen alınmasın!).

Domuz gribi ve domuz gribi aşısı ile ilgili toplumun bilmediklerini ortaya koymaya çalışıyorum. Bu konuyu tartışmaya açıyorum. Buna ‘milleti uyandırmak’ da diyebilirsiniz.

Bu sayede pek çok kişinin çok şey okuduğuna ve çok şey öğrendiğine hiç şüphem yok. En başta ben. Mutluktan uçuyorum.

Zaruri bir domuzluk

Bizim medya maalesef makul ve mantıklı açıklamaları görmezden geldiğinden ‘domuzluk yapmak’ çaresiz olarak ve bilerek başvurulan bir yöntem.

Nitekim ‘Domuz gribi caiz mi değil mi’ diye ortaya attığım sorunun üzerine atlamayan kalmadı. Domuz gribi asıl bu yönüyle medyanın gündemine geldi. En sonunda Diyanet İşleri Başkanlığı bile açıklama yapmak zorunda kaldı.

Can Dündar kusura bakmasın

Benim açtığım bu tartışma çok önemlidir. Hatta Can Dündar kusura bakmasın ama onun takside bir kadını öpmesinden bile mühimdir. (İsterse ona da tavsiyelerde bulunabilirim).

Esas amacım insanların düşünmesini, kafalarının karışmasını sağlamaktır. Çünkü düşünmeyen, tartışmayan toplumlar bir yere gidemez, kimin ‘domuzluk yaptığını’ anlayamaz.

Sağlık Bakanımız aşıya karşı çıkanları ‘hekim veya uzman diye nitelemek, bilim insanı diye kabul etmek mümkün değil’ açıklamasını yaptı.

Arkadaşım Profesör Osman Müftüoğlu bana güvendiğini ama bu konuda kulak asmayacağını ilan etti.

Bir takım ‘aşı cengâverleri’ köpürerek ‘Sen de kim oluyorsun len, sen ne anlarsın bu işten? diye üzerime yürüdüler.

Hiçbiri de ne kadar sevindiğimi eminim bilmiyorlar.

Şu domuz gribi salgını ‘dalgası’ geçsin kadın-doğumcuların tüylerini diken diken eden bir açıklamam olacak. Ama şimdi değil, az sonra!

Bu memlekette kendinizi dinletmek için ya bacaklarınızı göstereceksiniz (Ben ağda yapsam da kimse bakmaz) ya Ayşe Arman gibi erotik pozlar vereceksiniz (En fazla ileri miyop fetişistlerinin ilgisini çekebilirim) ya karınızı sekreterinizle aldatacaksınız (Valla billa karımı çok seviyorum, yapamam) falan.

Hiçbiri bana uygun değil, ben de çeşitli ‘domuzluklar yapıyorum’.

Domuz gribi salgını kesin değil

Önümüzdeki kış mevsiminde mutlaka bir domuz H1N1salgını olacak diye bir kural yok. Böyle bir salgın olabilir de olmayabilir de. Olduğu zaman da şaşırmamak lâzım olmadığı zaman da.

Nitekim Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) her sene bu günlerde dünya çapında grip salgını olacağını ve milyonlarca insanın hastalanıp öleceğini ilan ediyor ama çok şükür ki bu gerçekleşmiyor.

Aşağıdaki cümleyi korkmadan okuyun çünkü Dünya Sağlık Örgütü’ nün Asya ve Pasifik Direktörü Shigeru Omi’ nin bu ifadesi 4 sene öncesine ait.

‘’Önümüzdeki aylarda çıkması beklenen pandemide 2 milyardan fazla insan gribe yakalanacak ve iyimser senaryoda 2-7 milyon, kötümser senaryoda ise100 milyon insanın ölecek.’’

Tabii ki DSÖ haksız çıkıyor veya yalancı duruma düşüyor diye sevinmiyorum ama DSÖ’ nün her söylediğinin gerçekleşmeyeceğinin de herkes tarafından bilinmesi şart.

Benim bu konudaki kişisel kanım, isterseniz buna ‘yürekten beklentim’ de diyebilirsiniz, önümüzdeki kış dünyayı sarsacak bir H1N1 salgının (pandeminin) olmayacağı şeklinde.

Ülkemizde, şu günlerde Ankara’ da olduğu gibi elbette yeni pek çok (toplamda iyi ihtimalime göre binlerce, kötü ihtimalime göre on binlerce!) H1N1 vakaları çıkacak ve ölenler de olacak, elbette bu medyanın gündeminin birinci sırasına oturacak, elbette birileri çıkıp ‘Bakın gördünüz mü iyi ki 500 milyon dolar verip aşı olmuşuz’ diye gerinecekler ama inanıyorum ki atılan taş ürkütülen kurbağaya değmeyecek.

Nasıl DSÖ grip için farklı zamanlarda çeşitli öngörülerde bulunuyor, iyi ve kötü senaryolar açıklıyor ve çoğu zaman da yanılıyorsa,  eh tabii ben de insanım ben de yanılabilirim.

Koskoca DSÖ yanılıyorsa varsın bir seferlik de ‘küçük usta’ yanılsın, ne çıkar yani. Ama lütfen ‘İnşallah senin dediğin çıkar ‘ temennisinde bulunmayı da ihmal etmeyin, çünkü benim yanılmam kimsenin hayrına olmayacak.

print

Bir cevap yazın