Kıstırırsan hemen kur.
Beş- on metrekare diye hiç burun kıvırma.
Merkezi yerde, hele durak yanında ise;
Hiç sesini çıkarma.
Kısa sürede olmasa bile…
Birkaç yıl sonra küçük holding gibi olursun.
* *
Kayıtsız ekonominin simgesidir.
Elektrik, su bağlantısı istemez. Görüntün güzel olsun.
Günlük satış-nakit gelirin, fabrikatörleri kıskandırır.
İznini, ruhsatını sağlam yerden bağlarsan…
Özgürlük alanını kendin belirlersin.
Yayıldıkça yayılır, simidin yanına tavuk döner koyarsın.
* *
Büfenin geleceği, izni kopardığın kişi veya makama bağlı.
Eğer, partiye kayıtlı ve aktif-atak kişiliğin varsa…
Eğer, kongreler öncesi delegelere hâkimsen…
Eğer, başkanı veya meclis üyelerini veya kraldan çok kralcıları kafaya almışsan…
Seni kimse tutamaz.
Bir büfe ikincisini, ikincisi beşincisini getirir.
Bir anda büfelerle tanınır, anılırsın.
* *
Heykelin dikilmese bile…
Eşine, dostuna, çocuğuna “Büfeciler kralıyım” dersin.
* *
Öyle büyük çaba göstermen gerekmez.
Ya siyasi gücüne dayanır veya ‘okkalı’ bağış yaparsın.
Artık kime, neye, ne kadar diye bakmayacaksın.
Belki partiye.
Belki bir havuza.
Belki bir spor kulübüne.
Yap, merak etme… Rahatsız eden olmayacaktır.
* *
Bir de köklü yerleşir;
Bileği kuvvetli-gözü kara-cesur yürek 3-5 kara yağızı “işvereniyim” diye yanına alırsan…
Büfen, seni bölgenin saygın işadamı yapar.
Vergisini, kirasını, sigortasını, elektrik-su parasını ödeyen esnafı takmazsın.
Zaten onlar senden çekinir ve hatta zamanla saygı duyar.
* *
Kaldırım, yol, park, yeşil alan fark etmez.
Sana verilen yer çok özeldir.
Milletvekilliği dokunulmazlığı gibidir.
Ne soruşturan, ne hesap soranın vardır.
Büfelere istediğin ismi de verirsin.
Hatta 1.2.5.7.12… diye numaralandırırsın.
Yeter ki; çeşmenin kaynağını kurutmayasın.
* *
Nasıl güzeldir… Ne kriz tanırsın, ne parasızlık çekersin.
Malını vadeli alır, nakit parayla satarsın.
Ama aklını kullan; siyasi çevreni geniş tut, bağış-bahşişi elin titremeden dağıt.
* *
Böyle…
Bir büfen olsun, hayatın dolsun.