Çağdaş Hastalık Ve Fitne

“Çağdaş Hastalık Ve Fitne” başlıklı  önceki makalemizde kadın  erkek eşitliği konusuna vurgulama yapmıştık. Aslında bir makale ile ifade edilemeyecek kadar  derin ve önemli olan bu konu, pedagoji, psikoloji ve sosyoloji olmak  üzere  üç ayrı  bilim  alanını doğrudan, Hukuk, ve siyaset  gibi alanları da çok yakından  ilgilendirir. Bu sebeple kadın erkek ilişkisinde karma eğitimin sakıncalarına değinmiştik. 

Cinsel hayatımızı ve doğrudan aile hayatımızı  toplumsal ahlakı  bireysel  edebi ilgilendiren bu önemli husus bu  güne kadar  çok  yönlü olarak akademik anlamda ele alınmamıştır. Bunu  bilimsel olarak  ele  aldıklarını iddia  edenlerde Müslüman insanlara batılı  kafaları ile bakmışlar, Çağdaşlık  adı  altında ve  bilimsellik iddiaları ile  saf Müslüman ıın  ahlak hayatını bozmaktan başka bir şey yapmamışlardır. Sürekli olarak çağdaşlık maskesi ile Müslüman ın ruh köküne kezzap  döken bu ihanet bilimcileri hiçbir zaman milletin  asaletini ve haysiyetini esas almamışlardır.

Şimdi buraya  önce Kanal 7 Com da dikkatimim çeken bir haberin  kupürünü alıyorum “Türkiye’ye yakışmayan çirkin olayla  başlıklı haberin  devamında “ Türkiye akıl almaz olaylarla sarsılıyor. Çocuklara taciz ve tecavüz haberlerine her gün yenileri ekleniyor. Sadece dün 5 vaka kayıtlara geçti 26 Mayıs 2009 05:13   tarihli haberin metni şöyle ; “ Dün Türkiye genelinde yaşları 5 ila 16 arasında değişen 5 çocuk taciz ve tecavüz kurbanı oldu.  Sapıkların çoğu serbest kaldı… Talihsiz yavruların hayatları bu sapıklar tarafından kararıyor. İşte tüyler ürperten olaylar:  1- Tekirdağ’da 5 yaşındaki G.T., 22 yaşındaki komşuları A.A.’nın tacizine uğradı.  Zanlı çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu. 2- Afyonkarahisar ‘da annesinin akli dengesinin bozuk olduğu, babasının da cezaevinde bulunduğu belirtilen 13 yaşındaki Y.O. yaşları 18 ila 63 arasında değişen 16 kişinin tecavüzüne uğradı. Mahkemeye sevk edilen sanıklar tutuklanırken, talihsiz kız yetiştirme yurduna yerleştirildi. 3- Muğla’nın Marmaris ilçesinde, geçen yıl iki kişinin tecavüzüne uğradığı iddia edilen 14 yaşındaki M.Ö. dün sezaryenle bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Olayla ilgili gözaltına alınan A.Y (20) ve S.A. (22) tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.  4- Antalya’da 15 yaşındaki H.Ö.’ye cinsel tacizle suçlanan pratisyen doktor U.M. hakkında ağır ceza mahkemesinde 15 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Oğlu H.Ö.’nün psikolojisinin bozulduğunu belirten baba, bu işin peşini bırakmayacağını söyledi. 5- Trabzon’da 16 yaşındaki G.A., içkili bir restoranda zorla konsomatrislik yaptırıldığı iddiasıyla savcılığa başvurdu. Olayla ilgili olarak 2 kişi gözaltına alındı, bir kişi aranıyor. G.A. ifadesinde, “Beni günlük 200 TL’ye zorla çalıştırdılar” dedi.”

 

İşte bizdeki çağdaş mantığın eserleri.  Karma eğitimde de bundan farkı  yoktur. BU  gün  yüz binlerle ifade  edebileceğimiz kız çocuklarının bu okullarda  nasıl incitildiğini herkes biliyor. Gelişme çağındaki çocukların birbirlerinin mahremlerine kadar öğrenmelerinden daha tehlikeli bir şey yoktur toplumsal ahlak bakımından

Şimdi aşağıya alacağım yazılarda görüleceği gibi inancı ve dinin ne olursa olsun sağduyulu her bilim adamı insan hakikatinin biliyor ve ona göre de tedbirler üretmek istiyor; Buyurun beraber okuyalım;

 

“Çocuğun pornografik görüntülerle karşılaşması kimliğini ve gelişimini derinden etkiler. Çocukluğun kritik dönemlerinde çocuğun beyni cinsel yönelimlere açık olur, bu dönemde zihin kişinin cinsel etkilenmelerine bağlı olarak da gelişir.“

 

“Pornografik görüntüler gördüklerini taklit etme eğiliminde olan çocukların kendilerinden daha küçük çocukları cinsel olarak taciz etmesi sonucunu doğurabilir.”

 

Şimdi sekiz yıllık kesintisiz eğitimde dayatanların gerçek amacı ortaya çıkıyor mu? Bunun adı ihanet değil de nedir?  Devam ediyoruz;

 

Sağlıklı cinsel normlarla karşılaşmak, bu kritik dönemde çocuğun cinsel olarak sağlıklı gelişmesini sağlar.

Yani Cline göre:” Cinsel deneyimler unutulmaz” Ama sadece Ciline göre değil bu. Dünyanın neresinde olursa olsun insan fıtratı değişmez ve aynı tehlike her toplum için geçerlidir. Ama özellikle Müslüman toplum için daha hassa bir durumdur.  Günah  kavramlarını  bilen çocuğumuzun  bu  durum karşısında içinde  düşeceği psişik  vaka nın d derecesini hayal edebiliyor musunuz?. Belki gayri Müslim toplumlarda bu o kadar önem arzt etmeye bilir. Çünkü onlarda için Kuran ahkamında geçen zina suçu ve bunun günahının psikolojik etkisi yoktur.

Ama bir Müslüman çocuk için aynı şeyi söyleyemeyiz!

 

Devam edelim; ABD’li psikolog Dr. Victor Cline “zaman içinde cinsellikle ilgili edinilen deneyimlerin beyine adrenalinle kaydedildiğini ve silinmesinin zor olduğunu” söylüyor. Bu belki de pornografiye bağımlılığı açıklar. Devam ediyor Cline, “pornografik bağımlılık geliştirmiş kişilerin aynı fantezilerin tekrarıyla tatmine ulaştıklarını ve giderek fantezilerini aşmak, daha ileri gitmek isteyeceklerini de” belirtiyor. Kısaca Amerikalı  sağ duyulu ve insana kıymet veren gerçek  bilim adamları Çocukları İnternet pornografisinden korumak için çalışıyorlar.  Ayııca  bir internet güvenlik uzmanı ve avukat olan Donna Rice Hughes “Yeter Yeter Demektir”‘in de (Enough Is Enough) (EIE) başkanı. EIE 1994’te çocukları cinsel saldırıdan ve İnternet pornografisinden korumak ve İnterneti çocuklar için daha güvenli bir yer haline getirmek için toplanmış bir grup. 2005’ten beri eğitimler de veriyor. Hughes ailelerin çocuklarına internette herhangi bir pornografik girişime maruz kalıp kalmadıklarını anlamak için şu soruları sormalarını öneriyor:

 

Şimdi sormak gerekiyor. Çağdaş hayatı koruma derneği bu zamana kadar bilimsel anlamda ne yaptı. Çağdaşlık deyince çocuklara uzay programlarımı yaptırdı yoksa bale kursları mı verdi. Başı  örtülü çocukların başındaki örtüyü açtırmak, mini  etek  giydirmek  tahrik,k vasıtası  haline  getirmek çağdaşlık olarak görüyor da bu zamana kadar hangi okullarda bilim ve medeniyet  adına bir programları  olmuştur. Tamamen ideolojik olarak kurulan bu derneklerin tek amacı Müslüman insanların inançlarına saldırarak burs verme ayağına Anadolu insanının kimliğini yozlaştırmaktır.

 

Yunus Emre’nin “ Yaratılanı severim yaratandan ötürü” mısrası ile Mevlana’nın  “ Ne olursan ol gel” felsefesinden ne anladığımız ve içimizdeki fitne üretme merkezi Siyonistlerin millete bunu nasıl anlattıklarını ilerde yorumlayacağız.

print

Bir cevap yazın