Maide ÖREN
BİLİNÇALTI
Tarihte umulmadık çıkışlar yapmakla ün salmış ve tekin olmayan bir yer olarak tanınan Türkiye, mutlu yarınların öncülüğünü yüklenmiş bir ulus olarak görüldü dünyada.
Ve büyük sezgiyle geleceği ve olacağı önceden gören Mustafa Kemal Atatürk, onuncu yıl nutkunda, Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkacağını, geleceğin ufkunda yeni bir güneş gibi doğacağını kesin bir dille söyledikten sonra, üzerini çizdiği ve söyleyemediği şu satırlarla bugüne bir belge bıraktı;
“Bu sözlerim gerçekleştiği gün milletimden ve bütün insanlıktan ricam; Beni hatırlayınız!”
**
Atatürk’ün bu sözleriyle yola çıkan Can Dündar, şöyle bir açıklama yapmış; “”Beni hatırlayınız” cümlesinin hakkını veremediğimizi düşündüm”.
Bunu duygusal biçimde ele alacağını düşünerek çok mutlu olmuştum. Hatta daha filmi görmeden gözlerim yaşarmıştı.
Halen boyumun ölçüsünü alamadım anlaşılan. Herkesi kendim gibi görmekten ne zaman vazgeçeceğim acaba. İnsanlığımı yitirince mi?
Kızdığımda kötü kelimeler söyleyemiyorum ben. Ne bileyim, aile terbiyesinden olsa gerek. O kişinin diğer iyi vasıflarını görmemezlikten gelemiyorum besbelli. Çok hiddetlendiğimde de küfür yerine “Canım… Benim” sözü gideceği yere götürüyor zaten.
Şimdi de sıra Can Dündar’a geldi maalesef.
“Sen de mi Canım Can?”
O duygusal yazılarından bazen gözyaşı döktüğüm olmuştu. Mustafa filmini de şimdiye kadar Atamın hiç işlenmemiş duygusal sade bir vatandaş yönünü konu edeceksin sandımdı.
Ne bu şimdi?
Nasıl; Türkiye’yi siyasal, ekonomik ve kültürel yönden tam bağımsızlığa kavuşturan…
Yine Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkaran… O savaşlarda başarı elde etmiş bir başkomutanının, bir inek sürüsünün yol açtığı dumandan korktuğunu göstermek… Dünya tarihine adını korkusuz Türkler diye yazdıran bir lideri böyle bir karede göstermek oldu mu ya canım Can?
Yalnızlığıysa, hani nerede o karlar üstünde savaştan yorgun düşmüş bedeninin kayalıklar üzerinde, yalnız gecenin dondurucu soğuğunda uyuması?
Bir kumandan korkaksa, nasıl büyük kararlar alabilir yurdu kurtarırken. Ayyaş gibi gösterilen biri nasıl da kurtarmış memleketi? Yaşasın meyhaneler!.. Yaşasın artık sigara yasağı da kalkabilir.
Böyle mi demeliyim? (Bu konuyu daha geniş irdeleyeceğim muhakkak.)
**
Filmi seyredenlerden duyduğumda; yok, bunda bir yanlışlık var dedim. Ama yanlış anlamamışım. Şu karmakarışık zamanda Cumhuriyetimizi zayıflatmaya çalışanlara iyi bir hatırlatma olacak derken gerçekten duygusal olmuş bu film.
Bir zamanlar Cem Yılmaz’ın bir reklam filmi vardı. Parmaklarını sürterek parayı kastedip “Tamamen duygusal” dediği, uzun zaman dillerde dolaşmıştı.
Bu film de yalnız duygusallığa değil, başka sloganlara konu olacak zahir.
Hatırlamak ve hakkını vermekse; hatırlatayım Can'(ım) benim:
“Bu sözlerim gerçekleştiği gün Milletimden ve bütün insanlıktan ricam; Beni hatırlayınız” diyen bir kurtarıcının şu sözleri de var unutulmaması ve hakkının verilmesi gereken;
“Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum.”
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Senin gerçek değerini asla unutmayan ve Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatacak gerçek “CANLAR” çok fazla ATAM. Sen rahat uyu!..