Özlem, Zeynep, Mertcan, Ahmet, Dilruba, Hüseyin, Onur, Ayşe ve diğerleri…Kim bilir neredeler?
* *
Gecenin acımasız soğuğu…
Acıkan midenin sancısı…
Kapatılan odanın havasızlığı…
En korkunç yaratıktan beter insanın işkencesi…
Yediği dayağın morlukları…
İçini çektikçe dağlanan yüreği…
Hele hele…
Ana-babasının kokusu…
Kardeşin, okulun, yatağının hasreti…
Üzerlerine nasıl çökmüştür?
* *
İncecik bedenleri solmuş;
Göz yuvaları kararmış
Belki organları alınmış mıdır?
Rüyayı, gülmeyi, muzipliği, afacanlığı unutan;
Talihsizler ne durumdadır?
* *
2005, 2006, 2007, 2008 her yıl tırmanmış.
Kayıp çocuklar her yıl artmış.
2009 da ise rekor yapmış.
Dokuz ayda 1103 çocuk sır olmuş.
Bugünkü sayı bin 657.
562 erkek, 1095 kız.
* *
Olay kitlesel korkuya dönüşünce, harekete geçildi.
Sağlık, Adalet, İçişleri, Aileden sorumlu Devlet Bakanlığı karar aldı.
Ulusal Kayıp Veri Bankası kurulacak, takip edilecek.
Vade: cek, cak…
* *
Haklı isyan bu noktada başlıyor.
Siyaseten atılmadık takla, yazılmadık senaryo, oynanmadık tefrika, şeytana parmak ısırtan belgi-belgeler yapılıyor, yaratılıyor.
Günahsızların bedeni bulunamıyor.
Ne ölü, ne diri.
* *
Evlat acılı aileler malını satıyor, ödül koyuyor.
Valiler ilk günler seferberlik ilan ediyor.
Hatta…
Cumhurbaşkanı talimat veriyor.
Emniyet’inden MİT’i ne…
Jandarmasından TİM’ ine…
Her şeyi bilen kocaman adamlar;
Minicik yavruları kurtaramıyor
* *
Çalışmalar, masraflar Ergen’e konduruluyor;
Hayatı zindan çocuğa bir türlü konmuyor.
**********
Erdal İZGİ/31 Ocak 2010
*********************************