Bir dostum taziyede olmamdan dolayı televizyon izleyemeyeceğimi düşünüp haber verdi;
“Hakkâri’de 13 yaşlarında bir çocuk polis tarafından feci şekilde dövüldü”..Bunun üzerine gece haberlerini izlemek için televizyonu açıp izledim;
“Aman Allah’ım! hangi ülkede, hangi devirde, ne tür insanlarla yaşıyoruz”?
Kanım dondu, öylece kalakaldım.
Bir yanda ölen akrabamın acısı, öte yandan özel sorunların verdiği acıyı dindirmem gerekirken bu son haber acımı katladı.
Sivil güvenlikçilerin Hakkâri’de 13 yaşlarında bir çocuğu evire çevire dövdüğünü izledim televizyonda.
Sivil emniyetçiler Hakkârili çocuğu çevrede kendilerini kimsenin görmediğini anladıktan sonra tekme tokat dövüp bayıltmalarını izledim. Sonra da çocuğu saçlarında sürükleyerek götürmelerini izledim. Vicdan sahibi hiç kimsenin kabul edeceği görüntüler değildi.
Bu çocuğun “suçu” ne olursa olsun dövmeyi hak etmeyeceğini; güvenliğimizden sorumlu güvenlikçiler tarafından dövülmesini de asla kabul edilemeyeceğini yetkililere buradan seslenerek duyurmak istiyorum.
Nedir bu?
Bu ne iştir?
Ne demek oluyor?
Sivil güvenlikçilerin bu küstah, çirkin, zalimane davranışları neyin nesi, bu iğrençlik de ne demek?
Emniyet içinde hala insan, insan hakları ve saygı nedir bilmeyenlerin yanı sıra, hükümetin kardeşlik söylemlerine muhalefet eden kesimin sabrımızı taşırmasını mı istiyorlar? Eğer böyleyse söyleyeyim:
Sabrımızı zorlamasınlar.
Bu çirkeflik ilk değil; daha önce de kolu kırılan, cadde ortasında saçından tutulup sürüklenen çocuklar oldu. Bu ülkenin barışını bunlar görevde oldukları sürece sağlayamazsınız.
Kendini bilmez, Ergenekoncu kafayla hareket eden, halkların kardeşliğini sabote eden bu kesim acilen yaptırıma tabi tutulmalıdır.
Bu resmen emniyet içinde özellikle sivil kıyafetli görevliler eliyle barışa darbedir, barışa düzenlenen komplodur, provokasyondur. Yetkililerin bu tür kendini bilmezlerle ilgili tedbirlerini daha da arttırmaları gerekmektedir.
Bu tür çirkinliklerin halkın vicdanını nasıl yaraladığını, devlete-hükümete bakışını nasıl olumsuz olarak değiştirdiğini bilmek için ortalama zekâya sahip olmak yeterlidir.
Bu yapılanların “hükümete rağmen” ve kasıtlı yapıldığına inanıyorum. Allah için bu manzarayı hak ediyor muyuz?
Hükümetin başlattığı “kardeşlik açılımı” süreciyle ne kadar uyumlu?
Peki, ne yapılmalı?
Buna dur demek için acilen bu kendini bilmezleri caydıracak yasal düzenlemelerin yapılması ve tabi öncelikle söz konusu görevliler hakkında ciddi işlem başlatılması gerekmektedir. Aksi takdirde kamu vicdanı bunu kabullenmeyecek ve kendi sivil tepkisini ortaya koyacaktır.
Yetkililer birilerinin “sağlanmaya çalışılan güveni” bozmaya çalıştığını fark etmeleri gerekmektedir.