Bir yapının imalatı ve denetlenmesi kadar, o yapının doğru olarak projelendirilmesinin de ne kadar önemli ve vazgeçilmez bir unsur olduğuna daha önceki yazılarımda değinmiştim. Bugün biraz daha irdeleyerek ve sonuçlarını açıklayarak bahsetmek istiyorum.
İnşaat sektörü gün geçtikçe gelişmekte , yeni teknolojiler , yeni yönetmelik ve kanunlarla güçlendirilmeye çalışılması yanında deprem gerçeğine karşı dimdik ayakta durabilmesi için sürekli araştırma içerisinde bulunmakta… Peki bizler ne kadar katkıda bulunuyoruz? Biz deprem gerçeğinin neresinde duruyoruz ? Ne kadar etkiliyiz? Neyi değiştirdik?
Bu sorulara birden fazla sektörde yanıt bulunabilir. Ama bugün en önemlilerini yeni projeyapı denetim belediye üçgenindeki ilişki ile açıklamak istiyorum.
Gün geçtikçe projelerimiz eksik, yanlış, maalesef hatta berbat gibi sıfatlarla adlandıracağım bir durumda. İlgili meslek odaları ve kurumlar da bunlara hiçbir şekilde karşı çıkmamakta.
Peki, nasıl mı?
En basit şekliyle yukarıda bahsettiğim proje müellifi yapı denetim belediye üçgeni ile açıklıyayım.
“Bilindiği üzere 5 Şubat 2008 tarihinden geçerli olmak kaydıyla bakanlık yapı denetimlere gelen projelerin, proje kontrol formları eki ile değerlendirilmesini, eksik veya hatalı olan projelerin geri çevrilmesini veyahut düzelttirilmesini ve ondan sonra onaylanmasını çıkardıkları yönetmelikle tebliğ ettiler. Gel gelelim durum hiç de öyle değil.
“Proje müellifleri ile her gün yapı denetimlerle tartışma, çekişme, yaparım yapmam kavgası sürüp gidiyor.
Bir projeyi; proje kontrol formuna bırakın kontrol ederek onaylamak bir yana, projelerin en basit şekliyle bile düzelttiremiyoruz. Aldığımız cevaplar ne yazık ki hep aynı
“BELEDİYEMİZ KABUL EDİYOR SİZ ONAYLAYIN… ”
“BİZ İMZALIYORUZ SİZE NE OLU-YOR” gibi cevapları sanırım hergün yüzlerce bu sektördeki meslektaşlarım alıyorlardır. Bir proje zaten en son yapı denetim kuruluşlarına gittiği için de sıkıntılar büyük.
Düşünün, yönetmelik ve imar mevzuatları bakımından eksik, statik açıdan yetersiz, temeli kurtarmayan, zemin etüdü düzgün yapılmamış bir proje tüm ilgili kurum ve kuruluşlardan geçiyor, onaylanıyor, yapı denetime geliyor.
Yapı denetim, bakanlığın çıkarmış olduğu proje kontrol formunu alıyor. O bir yanda proje bir yanda. O da ne!! Tam bir felaket!
İlk hamle olarak proje müellifi aranıyor.
Sn… meslektaşımız projenizde eksik ve yanlışlar var, onaylayamayız. Meslektaşımız olgunlukla karşılayıp gereken özeni gösteriyorsa bizden şanslısı ve mutlusu yok. Ama lafımız bu özeni göstermeyip yapı denetimleri kendilerine rakip görüp herşeyi biz biliriz mantığında olanlara…
Siz, zemin etüdündeki verilere göre betonarme hesaplarındaki yanlışlığı görerek düzeltilmesini istediğimizde “inat ettim düzeltmiyorum ” cevabı almış olsaydınız!!!
Ya da projelerde bacanın üzerinden kiriş geçirilmiş, deletasyon olan yerde temele ampartman koyulmuş projeyi düzeltin dediğimizde, “projeleri alıp hiç düzeltmeden aynı şekliyle kendi mantıklarında ve mesleki sorumluluklarında olan bir yapı denetime onaylattırdıktan sonra belediyeye vermişse!!
Ve bu belediye bu projeleri onaylayıp üstüne ruhsat vermişse!!!
Büyüklerimiz neden kafa yorup yeni yönetmelikler ve proje kontrol formları gibi gerekli değişiklikleri yapıyorlar ki… Projelerin en son geldiği kurum olan yapı denetimler ne yapsın! İki seçenek:
Birincisi; giderlerini, maaşlarını v.s ödeyebilmek ve kendilerini idam ettirebilmek için onaylar
İkincisi; ne olursa olsun mesleki sorumluluğu ön planda tutarak yine de HAYIR derler. Elbetteki bu, belediyelerimiz içinde geçerli.
Oradaki meslektaşlarımız ve teknik perso-nel arkadaşlarımız ya samimi ilişkileri bir yana bırakarak onay vermezler ya da görmezden gelip onay verirler. Ama maalesef öyle projelerin iade edilmesi bir yana, çöpe atıp yeniden yapın getirin denmesi gerekirken belediyelerimiz harıl harıl ruhsat vermeye devam ediyorlar. O zaman ne oluyor? sorumlu yapı denetimler; ben olmasam bir başkası yürütür bu gemiyi diyerek gün geçtikçe bu düzene ayak uydurmaya başlıyorlar.
Bizler; ilgili kurum ve kuruluşları daha yapıcı ve titiz çalışmaya, ilgili meslek odalarını gerçekten proje incelemeye, yapı denetim kuruluşlarını fiyat kırarak iş almaktan başlarını kaldırıp bu düzene karşı kenetlenmeye ve ayakta durmaya, iş veren pozisyonunda bulunan mal sahibi veya müteahhitleri daha kaliteli ve sağlam projeleri istemeye, fiyat rekabeti kaygısı yüzünden proje kaybetmeyi değil de kötü proje yaparsam kaybederim mantığını ve sorumluluğunu duyan proje müelliflerimizin daha fazla kendilerini göstermesini ve en önemlisi ilgili bakanlığın daha net ve kalıcı çözümler üretmesini temenni etmekten başka yapabileceklerimizi de yapmaya devam ediyoruz.
Bu noktadan; benim gibi bu sorunlardan muzdarip meslektaşlarımın bir önerisi, bir çağrısı var .
Proje kontrol formları internet ortamında proje müellifleri tarafından doldurulsun, ilk önce projeyi yapan kişi bu formu onaylasın. Daha sonra ilgili meslek odası hem projeyi hem de bu formu onaylasın. Ve son olarak nasıl projeler kontrol ediliyorsa, proje kontrol formları da yapı denetimler tarafından, projeyle uygun olup olmadığı incelenerek tasdik edilsin .
Yani burada söylemek istediğim; sorumluluklar paylaşılsın!!!
O zaman herkes her projenin altına imza atabilecek mi, görücez!
Bir de son olarak proje müelliflik sicil durum belgeleri her belediye tarafında yönetmelikte olduğu halde istenmemekte ve maalesef ilgili meslek odalarının tutumları yüzünden proje müellifleri de belgelerini almamayı tercih etmekte. Ama bu durum sadece bizler açısından sorun teşkil etmekte. Sayın ilgililerimizin bu konuyla da ilgili olarak net ve kati çözümler bulması en büyük temennimiz.
Umarım yarınlara daha güzel ve kaliteli; her şey den önce depreme kafa tutacak sağlamlıkta projelere imza atarak girmek, en büyük arzumuz ve dileğimiz.
Sözümü yineliyorum. Bilginin ve mühendisliğin tasarrufu olmaz… Çocuklarımıza güvenli gelecekler bırakabilmek için bilginin ve mühendisliğin tasarrufunu yapmamak temennisiyle;
Sevgiyle kalın…