Kamu kurumlarında adını çok duyarsınız;
Adına “danışman” derler. Aslında bu kişiler istisnai kadroyu kullanan özel kişilerdir. Bu kişilere pek birşey danışıldığı da görülmemiştir. Ancak özel projelerde veya istisnai konularda çalışırlar. Angarya işleri yaparlar çoğu zaman. Vatandaşla pek işi olmaz.
Ancak milletvekili danışmanları vardır ki, bunlar ap ayrı bir olgu Türkiye’de. Bürokrasi’de adına özel kalem müdürü dedikleri kişiler, Ankarada parlamentoda danışman sıfatıyla istihdam edilirler. Gerekli midir peki?
Tabi ki gereklidir ama bu ad ve sıfat ile olmamak kaydıyla. Adına milletveki asistanı denmesi daha doğrudur. Çünkü gerçekte yaptıları budur.
Sakın ola ki bir vekille işiniz varsa sizi danışmanına havale ettiyse işiniz olacak diye toz pembe hayallere kapılmayın. Öyle düşünürseniz benim gibi en az bir 8 ay beklemede kalırsınız. Bütün saftirik duygularınızı da böylelikle tüketmiş olursunuz.
Danışmanlar Ankarada sektör oldular. Bazıları özel mobil, bazıları ise, sektörel danışmanlık yapmaktalar. Bunların bir diğer ifadesi ihale komisyonculuğudur. Dünyada bitmekte olan bir otu bile ekonomik değer olarak görür, paranın ucunu görmeden asla ve asla hareket etmezler, parayı almadan da iş bitirmezler. Sizin yarım bir işiniz varsa, danışmana başvurmuşsanız, bir de bu danışmanlara kazık atmayı düşünüyorsanız olacak işinizi de bütün kötü niyetli emelleriyle olmaza çevirirler.
YAZI ARASI ÖNERİSİ: İşiniz varsa bizzat işi çözecek yetkiliyle muhatap olun. Aracılar her zaman aranırlar. Ne mi aranırlar. Pek tabi ki AVANTA aranırlar. Hangi dönemde hangi iktidarda olursa olsun bu böyledir. Doyumsuz insanoğlu’nun batası içgüdüsü sayesinde bunların sonunun geleceğini söylemek te saflık olur sanırım.
Bir de işin taşra boyutu var. Ödenek yokluğuna sığınmayı alışkanlık haline getirmiş siz çözüm ürettikçe sorun çıkaran GARABET KİTLESİ.
Ankara’dan kaynak/ödenek beklemek kamu bürokrasisinin en mümtaz bahanelerinden biridir. Bir devlet dairesinde çöp atmak için çöp bidonu veya kovası bulamazsınız. Çöp sepetini sorduğunuzda, ödenek yetersizliğinden bir şey alamıyoruz cevabını duyarsınız.
Herhangi bir sorununuz olduğunda devlet dairesinde onun nasıl yapılamayacağını, ne engellerinizin olduğunu itina ile size anlatırlar. Bu anlatılanlar karşısında bir çözüm önerirseniz bürokrasi canavarları sizin bu çözümünüze mutlak surette bir veya birkaç sorun daha bulacaktır. Yani her halükarda işiniz olmayacaktır. İşte şu anki hükümet bunları kaldırmak için kamu yönetimi reformunu, kamu personeli reformunu, yerel yönetimler reformunu vb. bir dizi yasal düzenlemeler çıkarsa da zihniyetin değişmediği kamu personeline uzun periyotlu etik ve davranış eğitimi verillmediği sürece sorun hep devam edecektir. Bu durum öyle kronik hale gelmiştir ki, hükümetin kendisi bile icraatlarını yaparken çoğu zaman bürokrasiye takılmaktadır.
Bir memurun bir kamu kurumundan başka bir kamu kurumuna naklen atanması için 26 defa kurumlar arası yazışma yapılmaktadır. Bunun en canlı örneğini bizzat yaşamış birisiyim.
Ancak hükümetin kendi ayağına da dolanan bu bürokratizm hastalığından yerinden yönetimiyle merkezi yönetimiyle vatandaşıyla bürokratıyla acilen kurtulmamız gerekmektedir.
Bürokratizm hastalığı tıpkı enflasyon psikolojisi gibi insanın beyninden kolaylıkla çıkmamaktadır. Hatta bürokrasinin azgın dişleri yeni bir sektör doğurmuştur. Gerek milletvekillerinin gerek genel müdürlerin, gerek il genel meclisi üyelerinin bürokrasideki işlerinin takibi için DANIŞMANLIK sektörü doğmuştur. Bu danışmanlık sektörü bu gün Ankara’da bürolu veya bürosuz olarak bol miktarda bulunmaktadır.
Basit bir atama işleminden bile ilk üç ayın maaşı, ihaledense yüzde beşten elliye kadar komisyon talep edilmektedir. Bu bürokratizm olmasıydı bu danışmanların hiç birinin varlığına ihtiyaç kalmayacak boş yere maaş ödenmeyecek ve o kişiler de kendi gerçek mesleğini yapıyor olacaklardı.
Halihazırdaki hükümetin yöneticileri ve personeli her çözüme bir sorun değil her soruna bir çözüm üretme misyonunda olmalıdır. Bu misyona uymayanlar da bürokrasi mekanizmasından şiddetle çıkarılmalıdır. Her çözüme bir sorun üreten bir bürokrat kendi özel şirketini kurduğunda bu bakış açısıyla hiçbir iş yürütemeyeceğini bileceğinden baştan bu mantığın aksi yönde hareket edecektir.
Bürokratlar bilmelidir ki halkın önüne çıkardıkları engeller yarın hizmetten yararlanan vatandaş olduğunda kendilerinin önüne çıkarılacaktır. Bu düşünceyle hareket etmek ve bu hastalıktan ivedilikle kurtulmak gerekmektedir. Ama nerede o günler.
Mutlu yarınlar temennisiyle…