Halkımız ekonomik krizin neme nem bir şey olduğunu biliyor.
Nedir bildiği?
Krizden sonra fakirleşiyor. İşsiz kalıyor. V.s.
Peki, halkımız siyasi krizi biliyor mu?
Evet. Az çok bunu da biliyor.
Nasıl biliyor?
Hükümetin geçersizleşmesi, halkın düşüncesi ile siyasi iktidarın düşüncesinin çelişmesi, v.s.
Peki, devlet krizi nedir?
Halkımızın henüz bilmediği ama en tehlikeli kriz budur.
Neden budur?
Çünkü devlet örgütlenmesi, siyasi örgütlenmelerin, ekonomik örgütlenmelerin ötesinde bir kurumlaşmadır. Büyük bir organizasyondur. Bu organizasyonun dayandığı bir ideoloji ve fikirler kümesi vardır. Bu organizasyonun her kurumu birbirini tamamlar.
Bu organizasyon büyük bir hesaplaşmanın ardından kurulur.
Türkiye şimdilerde ekonomik, siyasi ve devlet krizini aynı anda yaşamaktadır.
Ekonomik krizi anlatmaya gerek yok.
Siyasi krize gelince; siyasi iktidarın ideolojisi devletin kuruluş ideolojisi çatışmaktadır.
Siyasi iktidarın ideolojisi, Anayasa, yargının bir kısmı ve Ordu ile çatışmaktadır. Halkın %50’sinin düşüncesi ile çatışmaktadır.
Bu da siyasi krizi öne çıkarmaktadır. Yani siyasi iktidar, halktan aldığından daha fazla yetki ile donanmak istemekte ve devlet aygıtını, kendi düşüncesi yolunda örgütlenmeye zorlamaktadır.
Buna karşı, devlet aygıtının bir kısmı direnmekte, bir kısmı da teslim olmaktadır. Teslim olan devlet aygıtı ile teslim olmayan arasında güven bunalımı yaşanmaktadır. Halk kime inanacağını şaşırmıştır.(Belge konusunda yaşadıklarımız)
Siyasi iktidar devletin bir aygıtını mahkemeye vermiştir.
Devletin sözüne güvenmek güçleşmektedir. Çünkü bir devlet kurumunun söylediğini öteki kabul etmemektedir. (Askeri Savcılık, sivil savcılık kavgası)
Devlet krizinin derinleşmesi demek, herkesin kendi devletini kuruyor anlamını çıkarır. Mafyalar oluşur, cemaatler ve yasa dışı kurumlar oluşur.
Peki, bu durumdan nasıl çıkılır?
Bir kuvvet gerekmektedir.
Artık sorunlar, belli odakların anlaşması ve uzlaşması ile çözülebilir olmaktan çıkmıştır. Çözüm için bir kuvvet gerekmektedir.
İki yol var.
Ya bu krizler derinleşerek gidecek ve yaşadığımız “gizli iç savaş” su yüzüne çıkacaktır. İç savaşın sonunda kimin kuvveti ağır basarsa o kuvvet devlet olacaktır.
İkinci bir yol ise, mevcut devlet aygıtı ağır basacak, kendi varlığını korumak için harekete geçecektir.
“Milletin istiklalini gene milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” (Amasya Genelgesi)
25.6.2009, bulentesinoglu@gmail.com