Devlet: Neye Yarar ki

Devlet: Neye Yarar ki

Bir Kübalı ile bir Amerikalı sohbet ediyorlarmış. Malumunuz Küba’nın ekonomik durumu belli, Amerikanın gücü belli.

Amerika’lı Küba’lıya şöyle demiş:

          Sizin ülkeyi ben olsam bir günde zenginleştiririm!

Kübalı’da hemen heyecanla sormuş:

          Peki nasıl olacak bu!

Amerikalı cevap vermiş:

          Önce Küba Devleti olarak Amerika’ya savaş ilan ederim, sonra da hemen kayıtsız şartsız teslim olurum!

(Böylece Amerika ülkesinin bir parçası olursunuz ve zengin olmuş olursunuz demek istemiş)

Eee, bu anekdotun konuyla ne ilgisi olabilir şimdi:

Devlet olgusunun olmazsa olmaz şartları vardır. Bunlar, belli bir toprak parçası, o toprağın üzerinde yaşayan insanlar ve o insanların oluşturduğu ve diğer dünya ülkelerince de kabul edilen egemenliği ve bu egemenliğe dayalı bağımsız bir yönetim şeklidir.

Peki devletin en öz bir şekilde tanımı bu ise devlet ne işe yarar, ve neden böyle bir sorunsalı irdeliyorum:

1.      Gerek ulaşım ve iletişim teknolojilerinin, gerekse kültürel entegrasyon nedeniyle sınırların hiçbir önemi kalmamıştır, sınırlar tamamen anlamsızlaşmıştır.

2.      Toprak parçası üzerinde yaşayan insanlar, emperyalist devletlerin insanları ile aynı sosyal değerlere, aynı yaşam tarzına, aynı önemli varlıklara inanmaya başlamış, aynı müziği dinleyip aynı markaları tüketen, aynı örgütlerin üyesi, aynı sigarayı kullanan hasılı her şeyiyle ortak değerler ve kalıplar aynılaşmış ise, insanların birbirinden farkı yoktur. Kısaca Türk olmak ile İngiliz veya Amerikan olmak arasında bir fark kalmamıştır.

3.      Devletin kendine özgü yönetim sistemi olsa da yöneten kişilerin her biri kendi beyinlerde Amerika’nın hizmetkarı veya uşağı veya temsilcisi veya kuklası olmuşsa devletin kendine özgü yönetim sisteminin olmasının da hiçbir anlamı kalmamıştır.

Bu durumda yukarıdaki üç temel maddelerde devletlerin kendine özgü bir ayrıcalığı kalmamışsa dünyanın tek bir devleti olsun. Başkenti Washington DC, Başkanı Hüseyin Burak Obama, yeryüzündeki bütün topraklar da Amerikan toprağı olsun değil mi?

Buraya kadar sabırla okuduysanız o zaman şu soruyu sormak istiyorum:

Bunca homojenleşen (türdeşleşen/ benzeşen) insanların anlamsız kukla yönetimlerin üzerinde bulunduğu sınırların bir anlam taşımadığı durumda devlet ne işe yarar ki.

Bu satırları ne kadar acı duyarak okuduğunuzu tahmin edebiliyorum.

Öyleyse devlet olmamızı bu kadar önemsiyorsak, her şeyiyle bize ait özelliklerimizin olması eşyanın tabiatı gereği ise, dilimize, tarihimize, yönetimimize, sınırlarımıza, toprağımıza sahip çıkmamız gerekmiyor mu?

Devletin üst düzey yöneticilerinin hangi bedel verilirse verilsin, ülkenin çıkarlarını satmamaları gerekmiyor mu?

Küresel teknolojik gelişmeler ne kadar ilerlese de sınırların eskiye göre daha da önem taşıması gerekmiyor mu?

Türk vatandaşı olmayanlara toprak satışının nelere yol açabileceği (İsrail / Filistin örneğindeki gibi) ortada değil mi?

Kendi yerli ürünlerimiz varken, illa ki yabancı markalara patent ve marka komisyonu ödemememiz gerekmiyor mu?

Türk insanı ile diğer devletler arasında bir fark olması gerekmiyor mu?

O halde farkımız nerede kaldı. Peki kim bireysel olarak ne yapıyor.

Ben bu satırları yazmaya kendimde bir hak görüyorum. Çünkü şahsen ben bunlara dikkat ediyorum. Ya sizz!!!!!!!!

Aydınlık yarınlar temennisiyle esen kalın.

Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, www.bilgievreni.com, www.haberanaliz.net, www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net, www.kamudanhaber.com, www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Balıkesir Demokrat, Marmara Bölge, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

print

Bir cevap yazın