23 Ocak 2008
Doğuma az bir zaman kaldı. Aslında az diyeceğim zamanlara az kaldı. Makul bir ücretle seni dünyaya getireceğim bir hastane buldum. Maalesef doktorumuzu değiştirdik. Ama sana inanıyorum ve Allah’a güveniyorum ki çok güzel, çok sağlıkla bir doğum ile birbirimize kavuşacağız.
Nasıl söylesem, bilemiyorum ama hâlâ sana isim veremedik. Keşke kendin seçebilseydin. Sana en çok yakışanı, seni en güzel şekilde temsil eden, çok seveceğin bir isim vermek istiyorum sana. Herkes bir şey söylüyor ama ben çok özel bir isim olmasını istiyorum. İnşallah ne isim verirsek verelim, onu çok seversin.
İhtimali en yüksek olan “Dilhan.” “Samimi, içten söylenen söz” demekmiş, Farsça’da. Dün kuzenin Elif bize düşündüğümüz isimlerden kura çektirdi. Üç defada da Dilhan çıktı. Bu bir işaret mi acaba?
12 Şubat 2008
Canım kızım! Sana artık Dilhan, diyoruz.
24 Şubat 2008
Aşkım, gelmeye karar verdin! Mart’ın ikinci veya üçüncü haftası gelmeni bekliyorduk ama dünkü muayenede çıkış kapısına dayandığını öğrendik! Bu arada normal doğum için her şey uygunmuş vee doktor başına dokundu!
2 Mart 2008
Doktorumuzun beklentisi gerçekleşmedi. Baban ya 29 Şubat’ta ya da 3 Mart’a gelmeni bekliyordu. Ben ise bilmiyorum. En hayırlı ve sağlıklı olan ne ise öyle olsun. Sadece Allah’a dua ediyorum, kolaylaştırması için.
Dilhan’cım, bugün baban senin adına niyetlenerek tohumdan yetiştirdiği ağaçları ekti. Ben senin için bu günlüğü tutuyorum. O da ağaç yetiştiriyor.
7 Mart 2008
Sabah babanla birlikte “NTS”ye girdik. NTS’ye bağlanınca, sanki hareketlerin daha yavaşlıyor ama doktorumuz her şeyin normal olduğunu söyledi. İçimiz rahat.
Şu anda karnımda su dolu bir küvetin içindesin. Sürekli bir yüzme hali anlayacağın. O suyun oranı çok önemliymiş. Doktorumuzun yaptığı ölçümlere göre her şey mükemmel. Bize sükûnetle beklemek düşüyor.
Neyse annecim, bugünlük bu kadar. Seni seviyorum.
9 Mart 2008
Güzel bebeğim,
Bugün Ayça teyzenden pusetin geldi. Süt sağmak içinde alet getirmiş.
Seni daha üç aylıkken bırakıp işe dönmek zorunda olduğum için şimdiden çok üzülüyorum. Ama yirmi dört saat birlikte olan anne ve çocuklardan daha sağlıklı bir ilişkimiz olacak. Bunun için sana söz veriyorum.
18 Mart 2008
Doğmak için manalı bir gün. Ne dersin? Sabahtan beri sancılarım var. Ama galiba henüz doğum sancısı değil. Saat 17:00’da doktor randevumuz var. Gece rüyamda rahmetli annemi gördüm. Loğusa yatağı yapıyordu bana. Hemen her gece seni doğurduğumu görüyorum.
19 Mart 2008-Çarşamba,
Sabah üçten itibaren sancılar başladı. Beşten sonra şiddeti arttı. Kızım geliyorsun inşallah! Bu arada bugün mevlit kandiliymiş. Mübarek bir günde doğacaksın anlaşılan. Az sonra doktora gideceğiz.
28 Mart 2008 Cuma
Mucizemiz sol kanepenin üzerinde yatıyor.
41 haftalık macera 19 Mart 2008 Çarşamba günü, saat 12:02’de boyut değiştirerek devam ediyor.
19 Mart 2009
Canım kızım…
Aramıza katılmaya karar verdiğin o ilk andan itibaren kalbimiz hep senin heyecanınla deli gibi attı. İçimde ve yanımda olduğun her anın lezzetine ayrı ayrı vardım. Sen ağladığın zaman seninle ağladım. Güldüğün zaman gülistanımızda bülbüller sustu, sen şakıdı. Biliyor musun, geçen sene seni doğurduğum saatlerde bugün yine sancılar çektim. Elbette o derece şiddetli değildi ama benzeriydi. İnanılmaz duygulu anlar yaşadım bugün. Yanında olmayı sana sımsıkı sarılmayı çok istedim. Ama sen kreşte ben işteydim. Akşam seni kreşten aldığımda uyuyordun. Eve geldik ve yatağımıza girdik koyun koyuna uyumaya devam ettik. Mis gibiydin… Canım kızım. İyi ki doğdun! Seni çok seviyorum. Annen.