Doğu Türkistan’dan Arnavutluk’a (II)

Az Gelişmiş veya Geri Bırakılmış Özerk Bölgelerin, Yeni Bağımsızlığını Kazanmış Devletlerin Ekonomik ve Siyasal Çıkış Arayışları:

Dün büyük ülkeler arasındaki politik çekişmeler, jestleşme ve restleşmeler arasında azınlıkların, özerk olup ta tam bağımsızlığını kazanamamış halkların çoğu zaman asırlarca ezildiğinden bahsetmiştik.

Bu zemin üzerine biraz daha ayrıntıya inip Doğu Türkistan’dan Arnavutluk’a kadar, Nahcıvan, Karabağ, Kuzey Kıbrıs (T.C) Kuzey Irak, Keşmir, Eritre,  en başta da Filistin ve bu gibi devletlerin, toplumların, halkların, ulusların durumu üzerine yordamlama usulu biraz daha eğilmek gerek.

SİYASAL-EKONOMİK CENDEREYİ AŞMA YÖNTEMLERİ:

Çoğunlukla, özerk yönetimler, ana kütleden sonradan kopmuş veya bağımsızlığını sonradan kazanmış toplumlar çoğu zaman bir cenderede ya da açmaz içinde kalmışlardır.

Doğu Türkistan’da da, kimlikle ve etnikle ilgili bilinçlendirme ve bu bağlamda mücadele süreçleri, egemen yönetim veya toplumca engellenmekte, bu tür bölgelere ilk elde ekonomik ambargo uygulanmaktadır. Hatta yapılan yardım, teşvik veya açılımlar, belli başlı siyasal şartlara karşılık olarak yapılmaktadır. Bu noktada etnik veya dinsel kimlik ne kadar baskın olursa ekonomik olarak o kadar cendere daraltılmaktadır.

Her özerk veya nüfuz bölgelerinin özellikle de etnik ve dinsel açıdan destekleyici ülkesi veya ülkeleri bulunmaktadır. Burada destekleyici ülke  (işine öyel geldiğinden dolayı) çoğu zaman desteğini etnik/dinsel boyutuyla sınırlı tuttuğundan ekonomik açıdan bu toplumlar belli süreçten sonra bitap düşmektedir.

Kısa dönemin karı olarak, Doğu Türkistan vb. toplumlar, destek gördüğü ülkelere ilişkin olarak olaya öncelikle ekonomik destek noktasında biraz da pragmatist (faydacı) olarak yaklaşmalı, öncelikle kendi toplumlarının çıkarını düşünmelidirler. Egemen ülkelerin etnik/dinsel propagandalarını o ülkelerin kendi tercihleri olarak görüp, bu tercihi fırsata çevirip, aynî yardım, kısa ve uzun dönemli kredi, ekonomik, sınai işbirlikleri talep edilmelidir. Bu konuda kısa orta ve uzun dönem elde edilebilceklerin kestirimi yapılıp nihayete ulaşmayacak veya sonuç getirmeyecek teşebbüslerden geri durmak hatta hatta, en çok bağımlı olunan egemen toplumlar nezdinde etnik/dinsel/kültürel talep veya beklentiler minimize edilmelidir. Hatta şimdiye kadar ekonomik anlamda bir karşılık bulunamamış propagandist yaklaşımlara karşı duyarsız kalmak gerekmektedir.

Bir taraftan da kanaat önderleri aracılığıyla arada kalınılan egemen devletlerin yöneticilerinin geri bırakılmış bölgelerin kalkındırılması noktasında ortak zemin oluşturup zirve veya toplantılar düzenlenmelidir. Bu tür girişimler, bir yandan güçsüz ve geri bırakılmış bölgelerin kalkınmasına hizmet edeceği gibi bir taraftan da dünya barışısına dolaylı olarak katkı sağlamış olacaktır.

Öte yandan, bölgesel, ulusal ve uluslararası hukuk zemininde geri bırakılmış toplumların (özerk yönetimler, federasyonlar, bağımsızlığını yeni kazanmış devletçiklerin yöneticileri veya önderleri  küresel bağlamda bir araya gelip daha hızlı kalkınma ekonomik açmazlarını bertaraf etmek için güç birliği arayışlarına girmelidir. Bu noktada, kendi geri kalmış bölgeleri için yıllarca başarısız olmuş, bir katkı sağlayamamış, hatta egemen toplumların tam anlamıyla kuklası olmuş yöneticileri en uygun ve meşru yöntemlerle devirmek te geri bırakılmış toplumlar için önemli çözümlerden biridir.

Bir diğer çıkış yolu da, söz konusu topraklarda var olan ekonomik ve stratejik değer taşıyan ürünlerin/kaynakların en verimli işletilmesi için tamamıyla güvenilir yerel teşekküller oluşturulabilir. Yine bu topraklarda stratejik önem kazanımı için doğal / yapay enerji kaynakları üretimi arayışına girilebilir.

Doğu Türkistan’dan Arnavutluğa, Güney ve Kuzey Afrika kıtasından Hindistana, Güney Amerika’dan Uzakdoğu’ya kadar dünyanın farklı coğrafyalarındaki geri bırakılmış toplumlar için bu ve bunun gibi önlemlerden mümkün olduğunca en kısa sürede sonuç alınanı önceliğe taşınarak faydacı bir bakış açısıyla olaya yaklaşılması  kendi kaderlerinin bir gereğidir.

Son cümlemiz, M. Kemal ATATÜRK’ün bir vecizesi olsun.

“Yurtta barış, dünyada barış”

Not: 
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.timeturk.comwww.bilgievreni.com, www.haberanaliz.net www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net, www.kamudanhaber.com www.gercekgazete.web.tr,  ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Balıkesir Demokrat, Marmara Bölge, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
 
 
 
 

 

 

print

Bir cevap yazın