Döviz Sinirli Ama…

Döviz Sinirli Ama Yaz Durgunluğu Alım için Çesaretsizlik Yaratıyor

Düşmeyen, düşemeyen piyasalar yükselir. Herkes kararsız…

Dow Jones sanayi endeksi ne hikmetse düşmemekte gayret ediyor. Bütün dünyanın takip ettiği bu endeks de düşmeyince bütün dünyada hisse senedi endeksleri düşmüyor ve paritelerde olumlu durmaya devam ediyor. Kısa vadede bu durumun değişmesini gerektirecek önemli bir veri yok. Zaten ne alaka ise verilerde beklentilerden hep iyi geliyor. Demek ki, bazı gizemli eller piyasaların bir süre daha iyi kalmasını ve/ veya yükselmesini istiyor. Bunda amaç ne olabilir? Diye kafa yormamak lazım.

Gerçek satış sinyalleri gelmeden de piyasalara küsmemek lazım. Ana trend kısa vadeli yükselen piyasayı hala destekliyor. Buna rağmen düşüş trendinin direncini henüz kırmış değiliz. Bu yorumum hem IMKB hem de Dow Jones Sanayi endeksi içinde geçerlidir. Önümüzdeki günler boyunca trendin iyi olabilmesi için piyasaların ne yapacağını görmemiz lazım. ABD Dow Jones Endeksi 8500 üstüne çıkarsa olumlu hava kuvvetle devam eder. IMKB de 35800 üstüne çıkarsa bu durumu yeni alımlarla bir neşeli parti havasına sokabilir piyasayı.

Son zamanlarda IMKB’nin ana lokomotifleri olan Ulusal Bankaların hisselerinde bir durulma ve yorgunluk görülüyor. Bu durum tabi ki endeksin ivmelenmesini önlüyor. Ama daha düşük kalmış sanayi ve holding hisseleri bu dönem alıcı buluyor ve geçmişte oluşan endeks ile aralarındaki farkı kapamaya çalışıyor. Kısa vade için bu durum devam edecek ve hisse bazında işlemler belirleyici olacaktır. Özellikle İlaç ve sağlık ile demir Çelik sektörleri hareketlenecek gibi duruyor. Turizm ve holding hisselerini de unutmamak lazım.

Euro/ Dolar paritesi 1.39 altına sarktıysa da hemen döndü. ABD verilerini iyi gelmesi nedense (Nasıl mantıktır? Oda ayrı bir konu) doların değer kaybetmesine sebep oluyor. Ve bu değer kaybı dünya borsalarınca olumlu algılanıyor. Sanırım burada kurulan mekanizma ne kadar ilginç herkes farkında…

ABD doları değer kaybettikçe ABD dış ticareti ve açıkları daha bir hızlı kapanmaya doğru gidiyor. ABD’nin dış ekonomik alanlardan faydalanması daha hızlı ve kolay oluyor. ABD doları değer kaybettikçe de yine ABD doları yatırımları olan yatırımcılar (3.Dünya ülkeleri ve Çin) zarar etmeye devam ediyor. Son yazımda belirttiğim gibi ABD hazinesinin borçlanma ihaleleri ve süreçleri şu an yakından takip ediliyor. Gelen taleplerde ve oluşan faizi oranları da beklentiler seviyesinde… Çok merak ediyorum 101 milyar dolarlık bu ihale de 800 Milyar Dolarlık elinde ABD tahvili tutan Çin farklı bir davranış modeline girermiydi? Tabi ki ihtiyacın tamamının tek başına karşılamak bile isteyebilirdi. Neme lazım belki Tahvil faizleri yükselir ve fiyatları düşerse elindeki tahviller değer kaybedebilir. Bu tür risklere girilir mi? Bu arada Dolar ve Tahvil elinde tutan Çin tam bir sarmalda… ABD herhalde Çin den bunları bu yolla çıkaracak ve iplerini her zaman elinde tutacak. Çarşamba günü ABD hazine bakanın Çin ziyareti herhalde hal hatır sormak için değildi.

Türkiye ne yapacak?

Bence Türkiye yeni oluşan bu kısa vadeli konjonktür de yine şanslı. Gelişmekte olan piyasalara talep geliyor. Ve para akışı da bu yönde devam edeceğe benziyor. Özellikle durgunluktaki dev ekonomiler yerine hızla toparlanma ihtimali bulunan ve reel faizlerin nispeten yüksek olduğu gelişmekte olan piyasalara ilginin artması normal. Bu dönemde Türkiye iç borç ve dış borç yapısının olası bir 2010-11 şoklarına karşı hazırlamalıdır. Türkiye en büyük sosyal sorun olarak yarın öbür gün karşımıza çıkabilecek olan işsizlik problemleri ile ilgilenmeli. Sosyal güvenliğin herkesi kapsayacak şekilde ve sosyal devlet görevlerinin aksamayacağı şekilde modeller geliştirmelidir. Kalkınma modelleri yeniden tartışmalı gündeme alına geniş kapsamlı ve etkin teşvik sisteminin işler hale getirilmesi için irade beyan edilmeli. IMF anlaşması olmadan veya olamadan kendi kendimize bir çıpa olacak ekonomik çerçeve programı açıklamalı veya açıklananları yeterli PR çalışmaları ile ilgili çevrelere lanse edilmeli.

Anlaşılan odur ki sonbahara kadar bir aşağı bir yukarı yuvarlanıp gideceğiz.

Faruk BAKAÇ

print

Bir cevap yazın