“Dünya Biziz”

Maide ÖREN

BİLİNÇ ALTI

Bir haftadır işlerimin yoğunluğu nedeniyle yeni yazılar yazamadım. Derslerim çoktu ama düzene koydum

Bildiğiniz gibi Yoga ve Meditasyon dersleri veriyorum. Yogada insanın kendini bulması işleniyor. Açıkça tek cümleyle, kısaca tanımı bu Yoganın…

**

İnsanın kendini tanıması ve geliştirmesi gerekliliğini…

Halen kendini tanımak ve geliştirmek bir türlü olamıyor… Dünya böyle hızla yok oluyor?

Bakansıza! Dünyanın büyük bölümü çöle dönmeye başladı. Ya hayvan ve bitkiler? Nesilleri tükenenler ve kuruyup yok olanlar…

İnsanların çoğunun bu genel ölümün sürecinin kendi türlerini içine alamayacağını düşünmesi gafletten başka bir şey değil aslında.

Pervasız kendini süper beyin ilan edenlerin yarattığı milyonlarca ölü düşüncesi sanki yavaş yavaş politikacılarında düşüncelerini etkiler oldu.

Başımızda bir bela var ki hayırlar ola…

**

Son yıllarda daha fazla düşünür oldum bu durumu. Bu memleketimizde ve dünyada yaşanan olayları izledikten sonra; Bizim tek kurtuluşumuz ne olabilir?

Sözünü ettiğim yeni bir bilinç. Bu bilinç ya da paradigma değişimi sonucu, Yeni insanı ortaya çıkarıp Yeni Çağa geçmekse, o zaman bizim için kurtuluş var arkadaşlar.

Ne var ki şu soruyla karşılaşılabilir. Böyle bir bilinçli gelişimin yararı nedir ki?

Eğer dışarıda ve çevremde her şey inanılmaz bir biçimde kötüye gidiyorsa, kendi üzerimde çalışmaktan başka yapılacak daha doğru bir şey bulamıyorum.

Bu benim görüşüm.

Derslerimde de söylüyorum. Şu soruları soruyorlar;

Bu koşullarda kendimiz için çalışmak, her şey kötüye gittiği sırada kendi kabuğumuza çekilmenin yararı ne olabilir?

Bu durumda, kendimizi geliştirmeye çalıştırmak çok egoistçe, narsisçe bir şey değil midir?

Bu sorulara cevap olarak eskiye dönüyorum, eski düşünürlerden bazıları hem de çok önemlileri geliyor aklıma.

Japon Zen ustası Herman Hesse’ye, Sokrat’tan Erich Fromm’a kadar dünyanın çoğu bilginleri şu karşılığı vermişler;

“Dünya biziz”   

Eee… Dünya bizsek bu şu anlama gelmez mi?

Dünyayı değiştirmek için önce kendimizi değiştirmemiz gerekir. Başka türlüsü anlamsız olur, işlerimizi düzeltmez tam tersine daha da kötüleştirir. Aksi takdirde kendi problemlerimizi düzeltmeye çalışacağımız politika, ekonomik ve toplumsal platformlara, oradaki çözümlere de taşımamız kaçınılmazdır.

Aslında bu platformlarda bozulmaların, kötülüklerin, yanlışlıkların sebebi bu değil mi?

İyice düşünürsek dünün ilericilerinin ve aydınlarının bu günkü diktatörleri olmasının sebebi bu değil midir?

Tarihe tekrar baktığımızda görürüz aslında.

Tüm Rönesans ve Reform hareketlerinde uygarlıklarda ki değişimlerde, devrimler, yeni yaşam biçimleri, yeni sosyal sistemler… Bunların hepsi insanın bilincinde başlar ve oradan tüm dünyaya yayılır.

Öyleyse, ancak insanların bilinçlerindeki değişimlerden sonra, dünyayı değiştirmek mümkün olmaktadır.

Eski ve yeni birçok öğreti “Her şey birdir” der. Bu günkü modern çekirdek fiziği, Hologram ve Kuantum kurumları, pek aklım ermese de, fizik, matematik ve deneysel kanıtlara dayanarak “her şeyin birliğini” gösteriyor.

Eğer gerçekten her şey birse, benim bilincimdeki değişime bin bilince değişebilir.

Düşünün şimdi…

Bin insanın bilincine milyon insanın bilicinin değişimi de milyar insanı…

Öyleyse çare bulunur. Her insan bilincini değiştirmeye acil başlamalı artık.

Varsa hangi yol… Olumlu hangi yolu izleyeceksek izleyelim artık. Şimdi bir seçme lüksümüz ve şansımız varken…

Ama bize bu lüksü getiren Atamızı, Atalarımızı unutmadan…

print

Bir cevap yazın