Defalarca yazdım. Bir kez daha yazayım. Çin Atasözü “Bir yıl sonrayı düşünüyorsan pirinç ek, on yıl sonrasını düşünüyorsan meyve dik, yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insanlarını eğit” der.
Ülkelerin geleceği için eğitim temel belirleyicidir.
Üç tarafın denizlerle çevrili olsa da, yer altı ve yer üstü kaynakların yeterli olsa da, dört mevsimi yaşadığın ülke ovaların bitek olsa da, yaylaların hayvancılık için elverişli olsa da…Bunları ülke ve ulus çıkarları için değerlendirecek şekilde insanlarını eğitememişsen, bu zenginliklerin hiçbir değeri yoktur!
Ülkede; aç,açık ve işsiz yığınladır. Varlık içinde yokluk yaşanır.
İktidarlar eğitimi planlarken; ülkenin geleceğini değil de kendi geleceğini düşünerek adımlar atıyorsa da ciddi sorunlar doğar.
Yaşadığımız süreçde de bu tür kaygılar oldukça fazladır.
“Yeni Müfredat” diye allayıp pullayıp sunulan müfredatın içeriğindeki sakıncalar giderek daha da belirgenleşmektedir.
O günlerde de söyledik, yazdık ve çizdik.
Bu müfredat ile öğrencilere ülke,ulus,Atatürk, bağımsızlık, demokrasi gibi kavramları öğretmek zordur diye…
TC. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi müfredatı ve o müfredata göre basılmış olan kitap için eleştirilerimizi bir rapor haline getirdik.
Sayın Mustafa Gazalcı, Milli Eğitim Bakanı’na bu konuda soru önergesi verdi. Basında da yazıldı çizildi… Ama uyarıları dikkate alan olmadı!
Çünkü niyet farklı idi…
Basına yansıyan bilgilere göre; Talim Terbiye Kurulu, sekizinci sınıf İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi, çalışma ve öğretmen kılavuzu kitaplarında yeni tartışmalı değişikliklere imza atmış!
Başbakanın Ankara – Eskişehir hızlı tren hattını açılışı ve ilk seferi de ders kitabında yerini almış!
“İrticai faaliyetler” tanımı yeni kitapta anlam değişikliğine uğratılarak adeta günümüzde iktidarın gerçekleştirmeye çalıştığı ve kamuoyuna “değişim” adı ile sunduğu adımlara karşı gelmeyi de “irticai faaliyet” içina almış!
“…her türlü gelişim, değişim ve yeniliğe karşı tavırlı olmak irticanın en önemli özelliğidir…” cümlesi yeni irtica tanımının içine yerleştirilmiştir!
Oysa ki eski irtica tanımında, “İrticai faaliyetlere katılanlar, toplumdaki din ve mezhep çeşitliliğini kullanarak kargaşa ortamı yaratmaya çalışırlar… Laikliğin dinsizlik olduğunu iddia ederler, Laikliğe inanaları din düşmanı gibi tanıtırlar. Radyo, televizyon, gazete, dergi ve kitaplar aracılığı ile Atatürk ve devlet aleyhinde propaganda yaparlar…” denilmekte idi…
Bu tanım bilimsel tanımlara da uygundu!
Eski Talim Terbiye Kurulu Başkanı olan ve Milli Eğitim Bakanı ile görüş ayrılığına düşerek görevinden istifa eden, Prof. Dr. İrfan Erdoğan, İnkılap Tarihi kitabında yapılan değişikliklerin güncel siyaseti müfredata taşıdığını ifada etmektedir. Erdoğan, “Bu ders yeniden ele alınmalıdır. Çünkü yakın tarihi ele almak bir risktir. Altında kalma durumu söz konusudur” demektedir.
Dinleyen kim? İktidar kendi siyasi anlayışına göre kadrolaştığı Talim ve Terbiye Kurulu’nda istediği gibi değişiklikleri gerçekleştirmektedir.
Her ne kadar iktidar eleştirilere kulak tıkasa da, hukuk bu uygulamalara “dur” demiştir. Yani bir dinleyen çıkmıştır!
Danıştay, bir velinin yeni müfredatın iptali için başvurduğu davada kararını açıkladı. 2005 – 2006 eğitim – öğretim yılından itibaren uygulanan İlköğretim Türkçe Dersi Programını’nın önemli bir kısmı ile, Hayat Bilgisi ders programının tamamını oy birliği ile iptal etti. Hayat Bilgisi 1.,2., ve 3.sınıf ders kitaplarının “vatan sevgisi” ve “demokrasi kültürü” yönünden zayıf olduğuna karar verdi. Ayrıca yeni İlköğretim Programının geliştirilmeye muhtaç olduğuna karar verdi.
Yazının başında yeni müfredatın eksik yönlerini ifade etmiştik. Danıştay’da benzer gerekçeler ile iptal kararı verdi.
Şimdi sıra İlköğretim 6., 7. ve 8. sınıf müfredatlarındadır. Özellikle de 8. sınıf İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi müfredatı da duyarlı bir veli tarafından Danıştay’a taşınabilmelidir.
Eğitim, cemaatlere tim yetiştirme yerine ülkeye yurttaş yetiştirmelidir!