En Yakın Dostlarım Sözcükler

Pazar günlerini sevmezdim eskiden.

Son yıllar bir başka seviyorum Pazar günlerini. Çünkü Pazar yazısı yazıyorum. Elimden geldiğince her pazara misafir olacağımda, içinde yüzlerce sözcüğün olduğu bir buket  cümlelerden oluşan yaşama dair gazete makalesiyle Pazar Günü’nün kapısını vuruyorum. Hoş Pazar yazılarını cumartesi gecesi yazıyorum ama) Anlı şanlı Pazar yazısı diyorum ya adına, ona ithaf ediyorum ya, hıh, en azından Pazar gününü yaşamayı hak ettim diyorum.

Çoğu okurumun da Pazar günleri Pazar yazımı beklediklerini biliyorum. Pazar yazımın beklendiğini bilmek beni daha da bir heyecanlandırıyor.

Dost Çekmecesi:

Öyle ya, herkesin bir çekmecesi vardır. Kiminin parası, kiminin mücevheri, kiminin kolleksiyonları veya içinde binbir anlamlarla bezenmiş anılarının yüklü olduğu eşyaları. Benim se dost çekmecemde sözcükler var. Yer yer onlar yüreğimi dinler öyle dizilirler cümleye, yer yer ben onlara uyarım, yer yer yanlış yazarım kalplerini kırdığımı düşünürüm. Ama yine de küsmezler bana. Gevezelik te yapmazlar. Beklerler çekmecesinde. Ne zaman ki açtığımda, coşkuyla koşuşurlar. Vefasızlık yapmazlar, yalan da söylemezler bana.

Çok eskilerde, kalemimin nakşetmesiyle, az eskilerde  daktilonun vurmasıyla, yenilerde ise, klavye tuşlarının yansıttığı ekran veya boya kokulu gazete sayfası dost çekmecemden çıkardığım sözcüklerin, bu sözcüklerle örgülenmiş cümlelerin, bu cümlelerle çizilmiş senaryoların evi barkı olmakta.

Dost çekmecemdeki sözcükler haftada bir yaşama dair ses vermek için sabırsızlanmaktalar. Pazar yazısının başına oturdum mu, ellerime hakim olamıyorum. Bir çırpıda dökülüveriyorlar kağıda veya ekrana. Bazen senaryoyu ben belirliyorum, bazen se onların kağıt / ekran üzerine doluşmasından sonra doğaçlamayla yeni senaryo yazıyoruz hep birlikte.

Ben bazen bu Pazar şunu yazacağım derken, onu yazmak için parmaklarımı uzattığımda, dost çekmecemin hayta sözcükleri öylesine hızlı dökülüyorlar ki parmaklarımın ucundan, bu kağıdı yağmalayan duygu seline mağlup olmamın bana yaşattığı şaşkınlığı ise anlatamam.

Hani der ya Aşık Veysel dizesinde.

“Benim sadık yarim, kara topraktır”

Ben de derem ki, “Benim sadık yarim sade sözcüklerdir”

Pazar gününüz mutlu, güneşiniz tatlı, kahveniz köpüklü olsun.

Esen kalın.

print

Bir cevap yazın