The Outcry of The Nature is The Sign of Our Final Destination: The Death!
En masum ortak paydamızdır çevre. Siyasal Bilgiler Fakültesinde öğrenciyken, İktisat Profesörü hocamız Ahmet Güner SAYAR, kıt kaynakların optimal dağılımını anlatırken; “Tabiata hükmetmek için, onun doğasına (temel karakterine) itaat etmesini bilmek gerek” demişti.
Doğa, biz onun temel değerlerini bozmadığımız sürece en masum haliyle biz insanlara hizmet etmek için kodlanmıştır yüce tasarlayıcı tarafından. Onun muhteşem tasarımı, evrenin ve gezegenimizin makrosundan mikrosuna değin gözümüzün önündedir. Ne yazık ki, biz “TÜKETİM TOPLUMUNUN KRONİK İNSANLARI, KULLAN AT VEYA KAYITSIZ ŞARTSIZ TÜKET” kalıbına yerleşmişiz. Dünyamızı kimyasallar ve petrokimyasal ürünlerle çöplüğe çevirmekteyiz. Yetmezmiş gibi, dünyamızın akciğerleri olan ormanlarımızı türlü türlü maden ocaklarıyla delik deşik etmekteyiz.
Ne yazık ki, Türkiye’de yürütülen madencilik faaliyetleri sonrasında ekosistem üzerindeki tahribatın giderildiğine ilişkin neredeyse hiç bir örnek yoktur. Yüzlerce maden ocağı içinde madencilik sonrası ağaçlandırma yapılan tek bir yer bulunmakta, o da ağaç kesilip fidan dikilerek yapmış olmak için yapıldığı gözlemlenmektedir.
Çanakkale’de, İç Ege’de, Marmara’da, Trakya’da, Karadeniz’de Okumaya devam et