İnsanın neresinde ağrı veya acı varsa bütün canı oradadır denir ya hep, dil yarası da aynen öyle.
Hiç bir şey yemek istemezsiniz, yemek zorunda olsanız da bundan zevk almazsınız, almadığınız yetmiyormuş gibi, Okumaya devam et
İnsanın neresinde ağrı veya acı varsa bütün canı oradadır denir ya hep, dil yarası da aynen öyle.
Hiç bir şey yemek istemezsiniz, yemek zorunda olsanız da bundan zevk almazsınız, almadığınız yetmiyormuş gibi, Okumaya devam et
Dökülen her bir takvim yaprağı, doğan günün ardından gecenin karanlığına mahkum ışıklar, saatlerin zembereğinin her bir tıklaması, saniyenin her vuruşları yeninin sahteliğine yaramakta. Okumaya devam et
Yine bir haftasonu. Yine bir pazar. Ama bu pazar bayram pazarı. Pazar günlerimizin en güzelinden, protokolün ikincil kişileriyle bayramın III. gününün mutluluğu. Şimdi hemen söylenirsiniz. Protokolün ikincil kişileriyle bayramın üçüncü gününün ne ilgisi var. İşte edebiyat ta Okumaya devam et
Muhallebi çocukları, plastik, poşet ve plazma ekran devrinin bebeleri okumasın bu yazıyı!
Gün olur devran döner derler çoğu zaman. Gün olur olmasına da devranın dönmesi ne gizemdir bilir misiniz.
Dikine dikine muntazaman yerleştirilmiş, kara kıyamete meydan okumuş, güneşin yakıcı sıcaklığında kavrulmuş hayli kararmış ve de aşağı doğru uçlarından yıllara meydan okudukça dökülmeye mecbur kalmış cumbalarıyla vakur, Okumaya devam et
Prof.Dr. Nazif KUYUCUKLU, kendi döneminin en sessiz, en sakin, en munis öğretim üyelerinden biriydi İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin. Onun dersine ilk girdiğimde, derslerde uyuma konusunda marka olmuş Okumaya devam et