Hande Apak (Mimar
Doktora Öğrencisi YTÜ)
Ebru Erdönmez Dinçer (Doç Dr.)
YTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi
Kent, ekonomik, sosyal, politik ve kültürel birçok konuların birlikte söz konusu olduğu bir mekan, bir yerleşmedir[1]. Bir kentin niteliği hakkında bize en çok bilgiyi sağlayan şey, kamusal alanlardır. Kamusal alan, meydanlardan sokaklara, parklara ve bunları çevreleyen binalara kadar uzanır ve şehirlerin en önemli parçalarını oluşturur. Bu sebeple, kamusal alanın özellikle de meydanların ve sokakların kalitesi bir şehrin kimliğini oluşturmada çok önemli bir role sahiptir. Kent mekânları ve özellikle meydanlar bireyin ve toplumun bir araya geldikleri önemli mekânlardır[2].
Meydanların en önemli fonksiyonu binaların arasında bir sosyal hayat (doku) yaratmaktır. Bu sosyal hayat birden fazla insanın kamusal bir mekânda bir arada olmasıyla, insanların birbirleriyle iletişim kurup sosyalleşmesini sağlar ve ortak bir kimlik oluşturur[3].
Meydanlar tarihten günümüze, şehir halkının veya ziyaretçilerinin buluşma yeri, şehrin karmaşasından kopup soluklandıkları, rahatlama ve dinlenme imkânı buldukları, insanların birbirini izledikleri ve kentteki olup biten olayları paylaştıkları, kısaca çok amaçlı kullanım mekânları olmuşlardır[4]. Schulz,[5] meydanı “kentsel yapının en belirgin ve göze çarpan unsuru” olarak tanımlamıştır. Açıkça sınırları belirlenmiş bir yer olduğundan, zihinde canlandırılması, düşünülmesi en kolay olandır ve hareket için bir hedefi temsil eder” diye belirtmiştir.