Etiket arşivi: teknoloji

Cebit Gölgesindeki Tarihi Topkapı Bitpazarı – I

Mehmet BALLI

İSTANBUL GÜNLÜĞÜ

Topkapı Surlarının dibinde kurulan sırlı bir pazar. Gecenin; birinde tezgâhını seren satıcısı, üçünde üşüşen Ölücüsü, beşinde saldıran Antikacısı, altısında onbinlerce insanın çullandığı ve sekiz de zabıtanın dağıttığı gizemli bir bitpazarı… Şuan bu satırları okuyan sizler, bilgisayar kullanmayı yani teknolojiyi biliyorsunuz. Peki hiç Bilgisayarla teknolojiyle işi olmayan, sadece karnını doyurmanın mücadelesini veren bir çok insanın hem de bu teknolojinin çöplüğüyle geçindiğini biliyor muydunuz?……

Dün  Cebit teknoloji fuarına gittim. Aman Allah’ım baş döndürücü bilgi derinliğinde, Okumaya devam et

Grip Virüsünün Genetik Şifresi Çözüldü

Nur ERSEN

HADDİNCE 

Kış aylarının korkulu rüyasıdır grip.

Ne de pişkindir… Davetsiz bir misafir gibi gelip oturur başköşeye. Sormadan, danışmadan, keyfince. Neden sorma ya da danışma zahmetinde bulunsun ki. Kendisi için hazırlıkların yapıldığından da haberdardır zaten. Narenciyeler, ıhlamurlar, nane limon onun için her an el altında hazırdır.        

Grip virüsü bütün bu hazırlıklardan korkar mı? Yılar mı? Hayır. O yine gümbür gümbür gelir, tozu dumana katarak mutlu bir şekilde geri döner… Hem de arkasında paçavra gibi bedenler bırakarak. Okumaya devam et

Muasır Medeniyetin Sonu: İsviçre Edeniyeti!

“Gelin ülke olarak bir yol ayrımı yapalım muasır medeniyetin doruğunda”

Yıllarca, Tanzimattan I. meşrutiyete, II. meşrutiyetten Cumhiriyetin ilanı ve o günden bu günlere kadar hep “muasır medeniyetler seviyesi” lafı edilmiş, bunu Cumhuriyetimizin Kurucusu M. Kemal Atatürk te, Türk milleti için çizdiği yol haritası ve vizyon olarak 29.Ekim 1933 yılında “milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracağız” tabirini kullanmıştır.

Bu sözün altında, yerleşiklik, açıklık, demokratiklik, katılımcılık, özgürlük, bayındırlık ve refah devleti yatmaktadır. Ne var ki, geçen süre içinde bu standart için Atatürk hayli gayret sarfetmiş ve 1938 e kadar yaptığı kalkınma hamleleriyle ve ilkeleriyle bu uğurda Cumhuriyeti Kurma aşamasında olduğu kadar mücadele etmiştir.Şimdi bu parçaları teker teker değerlendirmek gerek. Küresel anlamda, demokrasinin, katılımcılığın, özgürlüğün gelişmiş batı devletleri açısından ne denli acınacak kelimeler olduğunu en başta vurgulamak gerek. Bu nadide kelimeler sözde muasır medeniyetler tarafından tek yanlı ve/veya kendilerine göre yorumlanmış ve bu gün bu kelimeler yüzlerimize acı bir tebessüm yerleştirmekte. Hiç alakası olmaması gerektiği halde Irak’ın içlerine girip bu coğrafyayı bütün olarak talan ederken, aynı senaryonun bir diğer versiyonu Rusya Federasyonu tarafından Gürcistanda uygulanırken aynı zulmü yapan Birleşik Devletler ayağa kalkarak tavır almakta. OYSA Kİ, BATININ MEDENİYETİNİN İÇERİĞİ KENDİNE GÖRE DEMOKRASİ, KENDİNE GÖRE KATILIMCILIK, KENDİNE GÖRE ÖZGÜRLÜK, KENDİNE GÖRE ADALETTİR. Bu kavramlar bu gün için geri dönüşümü olmaksızın eskitilmiş yıpratılmış miadı doldurulmuştur.Bu durumda muasır medeniyet seviyesinin alınacak tek noktası kalmıştır, o da teknolojisi ve bayındırlığıdır. Bayındırlık masum iken teknoloji ise çok uzun yıllar etkisini gösteren zehirdir. Bu durumda teknoloji alınırken zehiri ilaca çevirecek filtre edecek kurumsal yapılanmalar, küresel devasa kurum ve kuruluşlar tarafından kolayca ezilmekte ve bu teknoloji gün geçtikçe masum Türk İslam coğrafyasının metabolizmasını kitlemekte darmaduman etmektedir.Soysal yapıdaki hızlı bireyselleşme, geometrik hızla ilerleyen ailedeki çözülme önünü göremeyen vizyonu olmayan devlet otoritelerinin de etkisiyle kurumsal olarak teknoloji ile birlikte slikon beyinlerimizi hemencecik kansere çevirmektedir. Bu durumda ümitvar bir gelecek beklemek inanılmaz derecede zor görülmektedir. Bu teknolojik gelişmelerle ancak ve ancak kendi beyinlerimizi kendimiz formatlayacağımız yarı elektronik çiplerden oluşan beyinlerimizle baş edebileceğiz. Tabi bu durumda ortada ne kadarlık bir “insan” öğesinin kalacağını sizler takdir edersiniz. Potansiyelinde Kapitalist sistemin zehirini barındıran teknoloji, gelişmekte olan ülkemiz yönetimi için önünü görür iç ve dış politikalarla zararsız hale getirilmek zorundadır. Öte yandan bu gün muasır medeniyetin zirvesinde bulunan İsviçre, sona hatta zirveye ulaşmanın dayanılmaz sarhoşluğuyla tam anlamıyla ve hızla dibe çökmektedir.Bu gün İsviçre’nin en başta Bern kenti olmak üzere bütün kentlerinde uyuşturucu bağımlılığı kurumsallaşmıştır. İntihar evleri veya salonları oluşturulmaktadır.Uyuşturucu madde kullanımı yaygınlaşmakla kalmayıp kamu otoritelerince bir olgu olarak görülüp buna yönelik legal hizmetler verilmektedir. Nüfus oranlarının yarıdan fazlası 40 yaş ve üzeri noktaya gelmiş bu bağlamda Almanya’dan bile daha vahim bir durumdadır.Bu tablolar ve istatistiki gerçekler insan oğlunun doyumsuzluk ve tatminsizlik duygusunun zirve noktasının göstergesi olarak görülmektedir. Bu veriler ışığında İslam dininin servet birikimi üzerine getirmiş olduğu kurallar, bu edeniyet tablosunun BİLİNÇLİ İslam toplumlarında oluşmayacağını göstermektedir. Bu Türk toplumu için en masum sığınılacak noktadır. Zira kapitalizmin karşıt bloku olan sosyalizm ve marxizm de servetin dağıtımı veya bölüşümü bizzat devlet otoritesi tarafından zorla yapıldığı için burada gönüllülük esasının veya inancın olmadığı için DEVLET FETİŞİZMİ doğmuş ve 1917 devrimiyle doğan komünal sistem 1980 li yılların başında çökmüştür.Medeniyetin edeniyet noktası olan gelir maksimizasyonu veya bütün maddi duyguların tatmin edilme noktası bir toplum için en tehlikeli noktadır. Bu içi boşalmış kovuk olmuş en küçük rüzgarda yıkılabilecek dev ağaçlara benzemektedir. Bu noktada Türk toplumu, kimyası içindeki İslam öğesi ile tasavvufu kontrol altında tutarak (bir lokma bir hırka anlamındaki geniş yorumundan kaçınarak) medeniyetler zirvesine dimdik ve zımba gibi fay hattındaki yarıklara düşmeden, EDENİYET BATAKLIĞI SAPAĞI’nda virajı aldığında yolunu sağlıklı olarak bulup dünya içinde olması gereken yere kavuşacaktır.

Yazı Sözlüğü:
Edeniyet
: M siz medeniyet, edenizyet, basitlik, seviyesizlik, çökmüşlük.
Fetişizm: Tapınma derecesinde akıl ve izan dışı bağlılık.

Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar http://www.timeturk.com, www.yazarport.com , www.bilgiagi.net http://www.gunesgazetesi.net, http://www.bilgievreni.com, , http://www.siyasalforum.net, www.marmaratv.com.tr http://www.gercekgazete.web.tr, www.radyobrt.net, http://www.fatsadan.com, ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Enerji Transferinde Kablonun Sonu

Genelde evrenin özelde dünyanın yaradılışından bu yana gözle görülemeyen “şey”lere “gaib” denmiştir. Bu bahisle her şey ya astrolojiyle, ya mucize veya kerametle izah edilmiştir. Oysa ki bu gün “metafizik” kelimesi anlamını yitirmiştir. Önceleri fizikle metafiziğin bileşimi olan quantum fiziği nanometrik hacimler içinde işlenmeye başlanmasıyla birlikte, daha önceleri büyüyle, sihirle, kerametle yapılan ne varsa yarın pozitif bilimle yapılmaya başlanacaktır.

Dün itibarıyla (dünden kastımız bin yıllar öncesini kastediyorum) Süleyman AS. Döneminde Belkıs’ın tahtının saniyeler içinde bir şehirden bir şehre aktarılması, yarın için (yarından kastımız, gelecek on sene sonrasıdır) moleküler fisyon ile ışınlanarak gerçekleştirilecektir. Yalnız ışınlanma teknolojisinden önce, nano robotlar da, potansiyel enerjinin kontrollü olarak tutulması, yönlendirilmesi gerçekleştirilmiş olacaktır.

Bundan on yıl sonra, gözümüzle göremediğimiz cisimler bizimle birlikte dolaşacak, hatta yarı organik olarak dolaşacaktır. Daha ilerisi, evimizi arabamızı bu görünmez mekatronik nesneler temizleyecek, hijyenik hale getirecektir. Bütün bu kolaylıklar olurken insanoğlu ne yapacaktır diye düşündüğünüzde, evet bundan on yıl sonra insanoğlu şu an yapmakta olduğu ve “angarya”” olarak gördüğü işlerin yüzde ellisinden kurtulacaktır.

Enerji transferinde kablonun bitişi veya anlamsızlaşması zaten işin başında ““mekanik”” kavramını aşındırmaktadır. Dün bahar ayları için söylediğimiz “”hava canlanmaya başladı”” tabiri artık hem gerçek hem mecazi olarak doğrulanacaktır. “Artık daha önce ortalıkta dolaşan virüsler, bulaşıcı hastalıklar, on yıl sonra, organik, yarı organik veya elektronik hale gelecektir. Bu gün için bulunduğumuz odanın hijyeninin sağlanması için yaptığımız dezenfeksiyon işlemleri yerine çok yakın gelecekte bulunduğumuz odanın elektronik virüslere karşı korunması ve yaşadığımız mekanların elektronik saldırılardan veya zararlı virüslerden kurtarılması sektör haline gelecektir.

Bu gün için en önemli sorunlardan birisi de, sahip olunan potansiyel enerjinin depolanmasıydı. Bu sorun, işe yarar veya köklü şekilde çözülemediği için, bu gün itibarıyla ulaşım ve iletişim araçları olan otomobillerin, uçakların, büyük şileplerin uyduların katı veya sıvı yakıt sorunları bulunmaktadır. Oysa ki, elektrik enerjisinin çok yüksek potansiyel voltaj veya güç değerlerinde depolanmasıyla ve bunun gündelik hayatta kullanımının ciddi derece ucuzlamasıyla enerji transferinde kabloların eski önemi kalmayacaktır. Bunun yanında elektrik akımlarının taşınmasında kullanılan kablolar yerine nanometrik enerji nakil tünelleri oluşturulacaktır.

Bütün bunlar olurken yine çevremizde yoğun olarak varolacak enerji kirliliği oksijen bileşimlerindeki değişim, insanoğlunun hayatta kalabilmesi için güvenli ve sağlıklı enerji kalkanlarının oluşturulması bu kalkanın niteliği gelecek onbeş yılın yeni sektörü olacaktır. Şu an için kullanılan bilgisayar virüsleri, on onbeş yıl sonra nefes aldığımız havada dolaşabileceğinden, belki de bu gün kullanılmakta olan Adavare, Spybot, Avast vb. virüs tarama programları oksijenin taranması ve temizlenmesi konusunda yeni programlar devreye girecektir. Bunlar bilgisayara eli değsin değmesin hangi yaş cinsiyet ve meslekte olursa olsun her insanın yapması zorunlu işler arasında yer alacaktır.

“Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar http://www.yazarport.com, http://www.gunesgazetesi.net http://www.bilgiagi.net http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.net http://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.