Doğup büyüdüğüm yerlerdeydim 15 gündür.. Fatsa-Bolaman topraklarında..
Bölüşümün giderek daha da bozulduğunu gördüm. Köylümüz-çiftçimiz eskiye göre daha iyi yollarda yürümekte, daha güzel su içmekte, ama daha sağlıklı mı, daha çok gelir elde ediyor mu?
İşte bunlar tartışmalı..
3-4 sene önce 6-7 milyon YTL’den fındık satan insanımız bu gün 3-4 TL’ den ürününü pazarlamakta.
Göreli olarak gelirde, refahta gerileme var.
Elbette çiftçinin- köylünün kayıt altına alınması olumlu bir adım.
Biz de gerekli makamlara başvurup fındık bahçelerimizi yeniden kayıt ettirdik.
Ancak eksik olan şey, gerekli altyapı olmadan fındık üreticisini sahipsiz bırakmaktır.
Köylü, yurdun efendisiydi..
Bugün efendi sahipsiz bırakılmıştır..
Genel olarak tarımda “serbest piyasa” olmaz, olmamalı.
Kaldı ki, bugün tüm dünya karma sisteme dönmekte, devletçilikle, özel sektör dinamizmini bir arada uygulama yollarını düşünmektedir.
Bizim karşılaştırmalı üstünlüğümüz olan tarımsal ürünlerde piyasacılık olmaz. Fındıkta hiç olmaz. Böylesine büyük ihracat kalemleri olan fındık, incir, üzüm, kayısı gibi ürünlerimizi piyasanın kaprislerine, boşluklarına, düzensizliklerine teslim edemeyiz.
Mutlaka sağlam bir fındık stratejisi ve devamında da altyapısı kurmalıyız.
Bölgesel olarak iyi ve kaliteli ürün aldığımız Ordu- Giresun ile batı karadeniz ve düz ovalar için farklı bir fındık politikamız olmalı.
Hepimiz bu yeni strateji üzerine geliştirici yönde olumlu katkılar yapabiliriz.
Esas sorun fındığımızın yarıdan çoğunu ülkemizde işlemektir. Fındığa dayalı gıda ürünleri geliştirip yerli gıda firmalarımızı orta karadenize çekmek gerekir.
sorular.. sorular
Neden bizim orta karadeniz illerimizde bir “Nestle” “Ülker” kalitesinde fındık işleme tesislerimiz olmasın?..
FİSKOBİRLİK ve TMO niçin bu konularda işlevsiz durumdadırlar?
Biz neden böylesine büyük ve güzel, deneyimli kuruluşlarımızın deneyimlerinden yararlanamıyoruz?