Kulağıma eski bir melodi geldi; “Ağlamak güzeldir, süzülürken yaşlar gözünden sakın utanma.” Yüzümde yaşlar ağlıyorum ben, sevgiden, sevinçten, kederden, hüzünden.
Gönlümün dili onlar, coşan, seven, yorulan, acıyan, sızlayan gönlümün sessiz, kelimesiz dilleri.
Hep saklarız onları kimseler görmesin diye, aslında sakladığımız gönlümüzdür bilmeyiz.
Kadınız, erkeğiz, anayız, çocuğuz, genciz, yaşlıyız ama insanız biz.
Bizi biz yapan aklımız, gönlümüz. Aklımızın dili var; ya gönlümüzün? Onunda yaşları var, içinde yıkandığı, serinlediği, dinlendiği…
Hepimiz biriz, aynıyız, yok ki birbirimizden farkımız. Neden kimden saklanalım. Neden ayıp olsun, yasak olsun ağlamak.
Sevgiyle parlayan gözlerden süzülen iki damla sessiz, sakin, tertemiz yaş, neler anlatır bize, duyarsak eğer yetmez sözcükler, cümleler söylediklerine.
Ağlamak ayıp değil, o yaşları duymamak, görmemek ayıp. Görmek için bakmak gerek derinden birbirimizin yüzüne; gönlümüzün penceresi gözüne, sevgiyle, şefkatle, ilgiyle söylensinler, konuşsunlar sessizce bizimle diye.
En karanlık günün şafağında… Bizi sevgisinden var edenin lütfunu görüp şükürden ağlamak ne güzeldir. Yitirdiğini sandığını çoğaltıp sana geri verildiğinde ağlamak ne güzeldir.
Ya en çok sevdiğini canı yanarken gördüğünde, seni geride koyup gittiğinde canın yanıp ağlamak! O da güzeldir.
Bilirsin ki gözyaşlarının arkasında büyürsün, gelişirsin, genişlersin. Aynı acı iki kere yaşanmaz. İlk gelen ilk adımdır yol içinde.
Yaşam geri gitmez hep ileri, hep ileri. Acılar sevinçlerin, sevginin temelidir. Acılar olmasaydı, sevgi gözyaşlarının değeri ne kadar olurdu?
Acısıyla, sevgisiyle, hüznüyle, kederiyle, gözyaşları ve kahkahası ile bu yaşam bizim, bu gönül bizim.
Yolumuzda önümüze çıkanları yaşamak doya doya, sonra düşünmek, bilmek niye? Cevap bulduğunda paylaşmak, vermek, başkaları aynı acıyı çekmesin, sevgileri, sevinçleri çoğalsın diye.
Lütfen saklamayın gözyaşlarınızı, onlar gönlümüzün dili, söylesinler dilediklerini gönüllerince aktarsınlar istediklerini bir gün tüm evrene.
Bir maksadı yok tabii, biriken bir şey vardır bırakırsınız. Bazen sebepli, bazen de sebepsiz. Tutamazsınız artık ağlarsınız bilinmezliğe. Ama rahatlarsınız sonra, anlarsınız sebebinin bilinmezin sebep olduğuna, sevinirsin ağladığınıza.
Benimkide öyle bir şey… Bakmayın siz ağladığıma.
“O ne yücedir! Gönlünüzün dili yoktur, ama gözünüzün yaşı vardır şüphesiz.
Ve çok dikkat ediniz ki, gözyaşlarınız içinize akmasın.
Göz pınarınızdan serbestçe dışarı bırakınız aksın.”
Gözyaşlarınız çok şeyi, siz de biriken ve hayrınıza olmayanı alır, yıkar götürürler. Ve yerine yeni güç ve inanç kazanırsınız.Ağlamak istiyorsanız durmayın ağlayın.
Sevgiyle mutlu kalın