Gönülden Tebrikler

İlaçtan da tesirli türküler… Türkülerimiz… Bazen içimizi fıkır fıkır kaynatan; bazen coşturup seke seke, hop kaldırıp oynatan; bazen diyar diyar, ülke ülke, il il, mevsim mevsim, dağ dağ, deniz deniz, ırmak ırmak dolaştıran, bizi içimizde kurulmuş dünyadan alıp başka dünyalara, iklimlere taşıyan, başka sahillerde gezdiren türküler, türkülerimiz…

Bazen çayımızı, kahvemizi, ayranımızı yudumlarken elimizi, çenemize dayatarak uzun uzun düşündüren türküler, türkülerimiz…

Bazen kalpağı, kasketi yere çaldıran, acı içinde ağlatırken, göz pınarlarımızdan dökülen inci taneleri gibi içimizi aydınlatan, sinirden, burnumuzdan solumaya başladığımız anlarda bile, öfkemizi yatıştıran türküler, türkülerimiz… Bizi, bazen bir dağın yamacından hışımla seslenen yiğitler yiğidi Dadaloğlu; bazen Bolu`nun Beyi`ne meydan okuyan Köroğlu; bazen bir tekkede Yunus; bazen ezgili tek mısraı ile bir dergâhta Mevlâna yapan türkülerimiz…

İnsan ne ararsa onu bulur türkülerde; onları ezberler, hatta su gibi içer, dilinden düşürmez.

Neşelense, kederlense onu söyler. Şair diyor ya:

“Ne zaman kederden taşarsa için,
Türküler dökülür dudaklarından.”

Türküler, dertlerimizin özel bir ilâcı, yaralarımızın özel bir şifası; çaresi, hastalıklarımızın doktorlar tarafından sunulamamış, tedavisi için gerekli, iksirdir türküler…

Hangimiz vardır ki güzel bir türkü ile mest olmasın; yanık ezgiyle yüreklere akan bir türküyle bütün dert ve hüznünden sıyrılıp başka diyarlarda gezinmesin?

Türküler, bizi biz yapan; bizi bize, bizi toprağa, millete, bağlayan türküler… Aynı millete mensup; ama bugün binlerce kilometre uzaklarda çeşitli sebeplerle ayrı yaşayan; aynı ırkın, aynı dinin, aynı dilin, aynı tarihîn, aynı kültürün gıdasıyla beslenmiş, dört kıtada at oynatmış; başka ırklardan, aynı bayrağın rüzgârında beraber yaşamış, yan yana, kucak kucağa olanlara, gör neler hatırlatmaz? “Kendim gurbet elde, gönlüm sılada” diye, gözleri hangi uzak ufuklara daldırmaz? Hangi diyarlarda adım adım gezdirmez.

Biz Türkü söyleriz zahiren

Aslında Türküler bizi söyler

Malumat nevinden ey garip sunucu bilirim sen konuşursun

Mesele Türkü ise, bırak Türküler konuşsun…

Sunucusu olduğum ” Anadolu’nun Kayıp Türküleri” programımızın açış konuşmasıydı âcizane. Çok çok güzel bir türkü ziyafeti yaşadık. Görev alan arkadaşlarımızın (ki ben onlara sanatçı diyorum) tamamını gönülden tebrik ediyorum. Programdan sonraki üç dört gün tebrikleri kabul ile geçti. Hem şahsıma hem de görev alan arkadaşlara karşı yüksek bir memnuniyet hissi ile tebrikler geldi. Ritim Sazlar: Şef Cüneyt Özçelik / Sezer Yorulmaz

Bağlamalar: Ferit Yıldız / Ünal Atasoy Cura: Mesut Gül Bas Gitar: Yalçın Koç Kaval: Mert İşçi Solistler: Tülay Çamaş Seyhan Eteş İlhan Demir Zafer Baş Mehmet Hafızoğlu

En güzel tebrikler. Haftaya da görüşebilmek umudu ile.

print

Bir cevap yazın