Gözlerden Gönüle

Aşk, yazıların sonu hiç bitmez. Sevgi bizim için çok önemli, aşkta bir sevgi yoğunluğuysa eğer, anlatmalar hep sürer.

Aslında işin özüne inecek olursak Aşk; özümüzün yani ruhumuzun kendi dilinden konuşmaya başlamasıdır. Başka yazılarımda da söylemiştim.   Özümüzün aslı sevgi enerjisidir diye.

Yaratan’ın kendi yüce ve sonsuz sevgisinden verdiği bir küçük sevgi parçasıdır aşk...

O, özümüzdeki sevgi nüvesi, sürekli olarak çevresinden gelen ve Yaratan’dan gelen sevgi enerjileri ile beslenmektedir.

Özümüzdeki nüve, çevreden ve yüceden aldığı sevgi enerjilerine karşılık, çevresine ve O Yüceye sevgi göndermeye başlayınca, özüne uygun konuşmaya başlamaktadır. 

Aşk durumunda, özdeki o nüve, bütün kanallarından sevgi konuşmakta, en başta sevdiğine, aşkına kucak kucak sevgi sunmaktadır.

Sevdiğinden de ona sevgi enerjisi akmaya başlamışsa, her ikisi de gönül dilinden konuşuyorlar demektir.

Onlar ağızlarından hiç konuşmasa bile, bakışları ile el ele tutmalarıyla en uzun en derin konuşmaları yapmaktadırlar. Onlar belki de ilk bakışta birbirlerine tutuldular, bakışlarını birbirlerinden ayırmadılar.

Gözlerinden gönüllerine, gönüllerinden de gözlerine bir şeyler sıcak sıcak gitti, geldi. Önce tanıştılar anlaştılar.

Sonra akıl, sevgideki güzellikleri düşünmeye başladı. Ondaki değerleri tek tek seçti, beğendi ve haran oldu. Gözlerden gönüllere olan akışa, şimdi daha güçlü bir kaynaktan, akıldan, akışlarda katıldı.

Akılla gönül arasındaki alışveriş giderek hızlandı, kapsamı arttı…

Akıl gönlü belli bir kalıba sokarken, gönül de yaşamakta olduğu duyguları, sevgiliye olan ilişkilerinden edindiği yeni izlenimleri akla aktarmaya başladı.

Akılla gönül böyle olumlu ve destekleyici bir alışverişe girince sevgi de aşk da olabildiğince arttı.

Sevginin büyümesinde olumlu düşünceler, küçülmesinde olumsuz düşüncelerin etkisi büyüktür.

İnsanın insana, insanın bir canlıya, bir sanata veya bir işe duyduğu aşk, yani onlara sevgiyle bağlanması, onlarla arasında büyük sevgi akımının başlamasıdır. Güzel bir ilişki doğduğu gibi, işinde ve sanatında büyük başarın, güzel orijinal eserlerin doğmasına yol açmaktadır.

Aslında bütün sevgiler, bütün aşklar, büyük aşka götüren birer basamaktır. Veya Mutasavvıfların söylediği gibi birer köprüdür.

Ama o büyük aşk, söylendiği gibi kulun Tanrı’ya duyduğu aşk değildir sadece. Tanrı ile kulun karşılıklı aşk alışverişidir.

Öyle bir alışverişi yapabilmek için kulun çok temiz, çok arınmış olması, yükselme merdiveninden çıkıp üstün insan mertebesine ulaşması ve zararsızlığı kesin öğrenmesi gerekir.

Çünkü öyle yüce bir aşka ulaşan kişide O’nun kudretinden belirmeye başlar.

O’nun kudretini çok dikkatli, zararlı olmadan kullanmayı bilmek gerekir. Ki şu zamanda bu çok zor olsa gerek.

İşte o yüce aşktan sonra geriye dönüp onun kullarına hizmet et-meye, kul olmaya, hizmetkâr olmaya sıra gelir.

Zannedersem böylece bir alev, bir meşale yanmaya başlar, dört bir yanı aydınlatmak için.

Gerçek aşkı bulmanız dileği ile… Aşk hep sizinle olsun.

print

Bir cevap yazın